Silik Yasaklar
Vedat Ulukut
Yasak toplum için tutkaldır, toplayıcıdır. Topluma ilk adımlarımızda, öğretmenin elindeki cetveldir. Askerde onsuz yapamayız. Bazen kağıtta yazar, bazen yazmaz bakış olur, işaret olur. Kendin için bozarsan ceza alırsın. Kurum için, devlet için bozarsan kahraman olursun, adını dağlara taşlara yazarlar. Kimin için vardır, kim niye uyar, zamandan zamana niye değişir diye sorgulayınca da kullananın elinde silah olduğunu görürsün ve toplum bilince kovuştuğun andan sonra hep takip etmek zorundasındır ki “kendince” yaşayabilesin.
Güvende hissetme isteği, beraberce yaşayabilmek, düzen, korku, cehalet, iktidarda kalma yolu, hayat ezip biçme bunlar için vardır kurallar, onsuz ne kasaba olur ne de köy. Özgür bireyle, toplumla baş edemeyecek, kâr edemeyecek olan neo-liberal (artı kapitalizm) ekonomik sistem ve onun sosyo-kültürel hayatı; sistemli kişilere, çekirdek aileye, verime ve en önemlisi sosyo-ekonomik devamlılığı sağlayabilecek örnek insana ihtiyaç duyduğu için, artık yasak da öyle büyük harflerle kalın kalın yazılmıyor. Omzundan seni fazla dürtmeden, “Bak aslında şöyle yapsan daha iyi olur ama sen bilirsin,” deyip çevreye “uymanı” temenni ederken biz artık yasağı göremeyiz. Göremediğimiz için de pozisyon alıp yeterli karşı koyuşu oluşturacak enerji biriktiremeyiz. Tatlı tatlı, çaktırmadan, sokakta satılan civciv yavrusu kıvamına gelmiş oluruz.
Eğer kafamızdaki, öğrendiğimiz, özgürlük tanımından kurtulup kendi tanımlarımızı yapabilirsek, silik gibi olan yasaklara karşı daha refleksif olabiliriz. Kaygan ve zeminsiz olan zamanın ruhunda, edilgen insan “varlığım kendi varlığıma armağan olsun”dan birer adım geri atarsa (ki atmayacak) yasağın artık sarmal olup kendiyle yaşadığını, doğallaştığını fark edecektir. Kaybedecek hiç bir şeyin olmadığında, özgürlük nasıl başka bir kelimeyse, yasak da bizim her gün bağlandığımız kaybetme korkularımızla tütsülediğimiz “şeylerimizin” garantisidir. Yasaklar olmazsa çoktan seçmeli özgürlüklerimizde olmayacaktır. Sanırım bir süre daha nekahet döneminde olacağız.