Yeni, İyi; Wild Beasts


Levent Celepçi
Modern rock camiasının kendine özgü, alçakgönüllü bir dünyası vardır. Modern rock dinleyicisi mucizeler peşinde koşmaz: bazen bir gitar tonuna vurulur, bazen bir armoni değişimine, bazen iki kelimeye tav olur… Ufak şeyler duyar; sonra beynine hapseder, içinde büyütür. Kıskanç bir şekilde seversiniz pek duyulmamış bir grubu ya da henüz (ve hiçbir zaman) patlamayacak bir albümü. Zaten bir grup patladı mı, genelde havası kaçar, balon elinizden kurtulur. Mucizeler seyrek olur. Ama bazen de olur işte… Misal, Arcade Fire’ın Funeral’ını ilk dinleyişte bilirsiniz ki, diğer ölümlü albümlerde var olmayan bir hikâyeye tanıklık etmektesinizdir. Wild Beasts’in ikinci albümü Two Dancers böyle bir şey. Grubun ilk albümü (Limbo, Panto) 2008’de yayınlandığında pek az kişi farketti arkasından böyle bir albüm geleceğini.
 
Dört İngiliz gencinden müteşekkil bir grup Wild Beasts. Grup fotoğrafında enteresan bir durum yok, sokakta yanınızdan geçse fark etmeyeceğiniz sıradan tipler. Ama dördünü bir potada erittiğinizde kimyasal bir mütasyon cereyan ediyor ve birlikte görkemli bir şeye dönüşüyorlar. Grubu özel yapan şeylerden biri (belki de birincisi) Hayden Thorpe’un Farinellivari vokalleri. Kulakları okşayan falsettosuyla grubun müziğinin kulağınızdan akışını kolaylaştırıyor sanki. Tabii basçı Tom Flemming’in albümde dört şarkıdaki Lanoisvari, sanki yılların Alt. Country gurubunun ana vokaliymişçesine katkısını da unutmamalı. 2 süper yıldızı olan bir NBA takımı gibi.
İlhamının nereden geldiği pek belli olmayan bir albüm Two Dancers (Klaus Nomi? Morrissey? Belki bu isim karmaşası, isimlerin kendilerinden daha net bir fikir verebilir bu etiketdışı durum hakkında). Sophia Coppola’nın Marie Antoinette’ini anımsattığı anlar çoğunlukta; hani şu Versailles’da Converse Chuck Taylor’larla iştirak edilen parti sahnesi bilhassa. Richard Formby’nin fazla göze batmayan reverb ve delay’leri grubun müzisyenlğinin üzerini örtmemesi de bu yılın en büyülü işlerinden birine izin veriyor.
 
Albümden şu ana kadar iki single çıktı: “All the King’s Men” ve “Hooting and Howling”. Bu ikisine bir itirazım yok, ama bunların ötesinde, şahsi favorilerim “This is Our Lot” (hadi, çekinmeden söyleyeyim, bu sene dinlediğim en iyi şarkı) ve albümün açılış şarkısı “The Fun Powder Plot”. Wild Beasts farklı şeyler söylüyor (şarkı isimleri bile daha önce alışık olmadığımız kelimeleri bir araya getiriyor). Chef-d’oeuvre der Fransızlar, “şah-eser” manasında. Notum budur Two Dancers’a. Yazının burasında övgülerin çoğunu tükettik, bir temenni ile bitirelim o halde: tez zamanda evcilleşmemeleri dileklerimle…
 
nocturneacik@yahoo.com