Tuli Kupferberg’in gözü nerede kalacak?


Utkan Çınar

“Dünyanın en yaşlı rockstar’ı olmadan önce dünyanın en büyük şairiydim,” diyordu 1997 yılındaki söyleşisinde, 12 Temmuz’da 86 yaşında aramızdan ayrılan Tuli Kupferberg. Ginsberg’ün Uluma’sında “Brooklyn Köprüsü’nden atlayan adam”dır. Sevme kabiliyetini kaybettiğine inandıktan sonra atlar köprüden. Konuyu uzmanlarına bırakmalı haliyle.
 
Kupferberg ve Ed Sanders ‘50’lerde beat şiiriyle meşgul iki ortayaşlı adamdır aslında. Müzisyen değillerdir. İki Beat şairinden Ed Sanders 1964 yılında Tuli’ye bir grup kurma teklifi yapar. Henüz folk-rock tabirinin kulanılmadığı yıllarda. Norman Mailer’dan alırlar isimlerini. Malum kelimenin kibarcasıdır “The Fugs”. Kupferberg’e dönelim; “Şiir ve müzik eskiden aynı şeylerdi. Şiire ilgim varsa müziğe de var demektir. Konuşma müziktir. Bazılarının okumasını dinlerken müziktir adeta. Bazı müzikler de konuşma.” Etkilendikleri; Aristo, Dionysos, Alfred Jarry’nin 1896’daki Ubu Roi prömiyeri, 1916’da Dadaistlerin Zürih’teki “simultane şiirleri”, Beat’lerin caz-şiiri, John Cage’in sessiziliği, Charlie Parker’ın saksafonu, Sivil Haklar hareketinin şarkıları ve tabii müzikleriyle bolca dans ettikleri The Beatles ve The Rolling Stones… Oturup bir anda 50-60 tane şarkı yazarlar. Lisede davul çalmış Ken Weaver, Holy Modal Rounders’dan arkadaşları Steve Webber ve Peter Stampfel’in katkılarıyla 1965’te ilk konserlerine çıkarlar. Ed Sanders’in kitapçısının açılışıdır bu. William Burroughs’un da katılımıyla.

Amerikan Folk Müziği Antolojisi’nin yazarı Harry Smith’in önayak olmasıyla Folkway Records’dan ilk albümlerini çıkarırlar: The Fugs First Album. 21 şarkılık albüm günümüzde halen bir çok albümde etkilerini duyabileceğiniz bir başyapıttır. Dünyanın ilk underground grubu yakıştırmasını da alırlar. Hani belki aynı dönem müzik yapan The Velvet Underground ile birçok seviyede eşit etkiye sahiptir diyebiliriz. Şimdilerde üç beş arkadaş bir araya gelip bir akustik gitar ve vurmalılarla ve bolca vokalle yapabilecekleriniz atasıdır. Tabii ki sözler çok daha zekice.
 
Ed Sanders’la Kupferberg beat nesli ve hippilerin arasındaki bağdır bir çoklarına göre. ‘60’ların savaş ve darbe kıskacındaki zamanlarında devrim isteyen kitlenin içindedirler. Yine Kupferberg’den dinleyelim; “Fikirlerimizden dilediğimiz topluma nasıl geçeceğimiz bilmiyorduk. Savaş bitince bu yavaşça yok oldu. Dindar ve gelenekçi toplum düşündüğümüzden daha güçlüydü. Hâlâ da bundan çıkış ideolojisine sahip değiliz. İşçi sınıfıyla hiçbir zaman bağ kuramadık ve onlar da şimdi mikroçiplere dönüşerek yokoluyorlar. Neler olup bittiği ile ilgili bir anlayışa ihtiyacımız var çünkü her şey kontrol dışında şimdi, bizim kontrolümüzün dışında. Çok az etkimiz var, radikal olduk artık.”

The Fugs 1969’a kadar ana isimler Kupferberg, Sanders ve Weaver’la devam etti. Grup sürekli sağcılardan tehditler alıyordu. Hatta biri önce Sanders’ı sonra da Zappa’yı bombalayacağını söylemişti. FBI onları soruşturuyor, bir çaldıkları yerde bir daha çalmamaları salık veriliyordu. 1969 çiçek çocukların bittiği yıldır derler. The Fugs için de öyle oldu. Son konserleri ise Hershey Arena’da Grateful Dead’leydi. Daha sonra Sanders ile Kupferberg’ün tekrar bir araya gelmesi 1985 yılını buldu. O yıl uzun yıllar Allen Ginsberg’le turnelere çıkmış Steve Taylor ve şarkı yazarı / perküsyoncu Coby Batty’i gruba kattılar. 1994 ve 1999’daki Woodstock’lara katıldılar. The Fugs 2010 yılına kadar aktifti, Kupferberg’siz de yollarına devam edecekler.
 
2010’un 22 Ocak’ında bir yardım konseri düzenlendi Kupferberg için. 2009’da iki kriz geçirmişti ve sağlık masrafları çokçaydı. Hal Willner, Sonic Youth, Jeffrey Lewis, Lou Reed, John Zorn ve Laurie Anderson iştirak ettiler buna.  Kupferberg’ün son kaydı The Fugs Final CD (part 2) ise Şubat ayında yayınlandı.
 
1997’de Tuli, The Fugs için; “The Fugs aynı, sadece daha rafine, daha çalışılmış, daha zeki, daha güzelce yayınlanan ama daha az dinlenen bir grup,” diyordu. 86 yıl ne istediğini bilir şekilde yaşamış Kupferberg. Sanders’la kurduğu müzikal işbirliği ise bir çok “Amerika’nın ilk…” cümlelerinde yer alıyor. The Fugs First Album’ü dinleyin anlayacaksınız. Özellikle “The Ten Commandments” ve “Nothing”i.

khgv@hotmail.com