Kendinden Nefret Etmenin Peygamberi Otto Weininger
Yakup Aydın
Mesele gençlik olunca benim aklıma hayatını yaşamak, dilediğini yapabilmek gibi fikirler gelmiyor. Bu tip şeylere karşıyım da zaten. Benim için gençlik hayatı bambaşka bir şekilde yaşama direnci ve isteğinin doruk noktasıdır ama dünyada pek kimse bu doruğa erişemedi. Ben bu yazıda bu doruğa erişip sonrasında yaşama heyecanını yitirip intihar eden genç bir dehadan, kendinden nefret etmenin perygamberi, 23 yaşında intihar eden Otto Weininger’den bahsedeceğim kısaca.
1880-1903 yılları arasında yaşamış olan bu deha insanın fikirlerinin Kafka, Freud, Wittgenstein gibi isimleri etkilemiş olduğunu belirtmek gerekiyor. Weininger hakkında bilinmesi gereken en önemli ayrıntı –bana göre- değindiği konular hakkındaki fikirlerinin birçok insana ağır ve rahatsız edici geleceği gerçeğidir, özellikle kadınlara. Öyle ki Weininger yaşarken yayınlanan tek eseri Cinsiyet ve Karakter’de kadınlar ve Yahudilere yüklenir. Oysa kendisi de ölmeden bir sene önce Hıristıyan olmuş bir Yahudidir.Weininger cinsiyet ve kişiliği arasındaki ilişkiden yola çıkarak insan kişiliği hakkında önemli çıkarımlarda bulunmuştur ve aslında bir tek cinsiyet meydana getirmeye çalışmıştır. Bu doğrultuda erkeğin deha olma şansı olduğunu, yaratıcı, ahlaklı, mantıklı olduğunu ve bu yönleri sayesinde üst-insan özellileri taşıyan tek cinsiyet olduğunu ileri sürmüştür. Bunun yanında kadınlar ise doğaları gereği erkeğin taşıdığı bu özelliklerin hiçbirine sahip değillerdir. Bu iki cinsiyetten erkeklik “değer dünyasını”, kadınlık ise “değer dışı dünyayı” temsil eder, öyle ki Weininger için tabiri caizse kadın “ya fahişedir, ya da anne”, daha fazlası değil. Neyse ki bu genç öfkeli dehanın kadınlardan bile aşağı gördüğü bir kesim var: Yahudiler. Weininger Yahudiliğin olabilecek en alt insanlık formu olduğunu iddia etmiştir. Weininger’in bu iddiası Adolf Hitler’in kendisi hakkında söylediği “Dünya’da tek bir iyi Yahudi vardı o da kendini öldürdü” sözünü neden söyleme ihtiyacı hissettiğini anlamamızı sağlıyor.
Weininger’in kadınlar hakkındaki “fahişe”-“anne” söylemini kısaca açmak ve buradan da kendisinin ideal kadın tanımına değinmekte de fayda var. Weininger’e göre kadının fahişeliği cinsel hazla, anneliği doğum yapmasıyla ilgilidir. Bu çıkarımlarla yaptığı ideal kadın tipi erkek kaynaklıdır ve kayıtsız koşulsuz eril değerler dünyasına göre yaşar ve değer kazanır. Bu fikirleri de kendisi hakkında söylenen bir başka sözü August Strindberg’in “Bütün sorunların en büyüğünü, kadın sorununu çözmüştü” sözünü neden dile getirdiğini açıklıyor.
Konumuz gençlik olunca ben de gençliğini yaşamayan bir dehanın, 20. yy dünyasını genç yaşında etkileyebilmiş öfkeli bir filozofun bu dünyada az da olsa yaşamış olduğunu hatırlatmak istedim.
Weininger 20 yaşında 8 dil öğrenip, birçok alanda birçok çalışma yapmış genç bir dehadır. Kendisi de benim gibi sorunlu olan yazar dostum Hamza Celalettin Okumuş’un da dediği gibi, tüm bu söyledikleri yüzünden yargılamayın onu, kendisi yeryüzüne sadece 23 yıl dayanabilmiştir. yakup.aydin@outlook.com.tr