mixed version
Bugünlerde aklınız karışık değilse, iyi düşünemiyorsunuz demektir.
Heyecandan tırnaklarımızı yedik yahu, Yıldırım mı çarptı sana? Yok ya Cemil’den aldığımız o üçüncü dalga çok kötüydü. Evde denizaltı yapılan günlerden kalma. Hangi geçmiş zamandan doğdu ki bu şimdiki zaman? ŞİMDİ VE BURADA Zaman mı hızlanıyor yoksa zaman algımızı değiştiren insanlığın ulaştığı değişimin hızı mı? Bundan böyle anlam bunalımı yok. dağılmayı her yerde göreceğiz yakın zamanda. Değişim gelmeli Bu yüzden Konu içinden geçmekte olduğumuz olağanüstü değişim zamanları. Konu da konuymuş...
tam anlamıyla şeyinin derdine düşmüş 2 genç “ya sev ya terk et” gösterisi düzenledi ve “Bir gece ansızın gelebiliriz,” diye bağırdılar. Sucuk yersen katilsin, mavi giyersen sahte peygambersin… “Meğerse benim derdim kukummuş… Seninki de çükünmüş…” (yazım hatası yoktur) Bu kadar canım, tamam mı? Gereksiz ayrıntıların peşinden gitmektense, doğrudan duyguları takip ediyorlar. Biri gidip kulağını çekse şunların da hakkın sadece dolu cüzdanla aranması gereken bir market ürünü olduğunu anlatsa… Oysa hâlâ yapabileceğimiz bir şeyler var; unutmamak ve bıkmadan adaleti talep etmek. Mümkün bir şey mi bu?
Batıdaki genç insanlara yalan söylendi; satıldılar ve ihanete uğradılar. Yapabilecekleri en iyi şey, bir nükleer savaşta yok olmadan önce buranın kontrolünü ele geçirmek olacaktır. Bir de, yani elinde silahı olan lavuk sürekli dürtüyorsa namlusuyla seni. İşte o zaman toplum denilen yalanı silecek, şiirin, deliliğin ve çocukluğun aynı şey olduğunu tüm ruhumuz ile hissedebileceğiz. Zaten hiçbirimiz “bu dünya”dan sağ çıkamayacağız ve Bu da kötü bir şey de değil.
Bir hikâyesi olan işler başarılı olur sevgili okur. “İnanabiliyor musun sadece bir iki tanesi yaşayabilsin diye 105 tane oyun yazmaya?” “Böyle vicdanlı yazarlar iki elin parmaklarını geçmez.” Son teslim tarihine yetiştirmek için yazdıkları elimizdekiler. Belki birileri de bunları okuyup aynı hissi alabilir, şimdi veya ileride. Bunun olumlu veya olumsuz etkilerini ise ancak bir nesil sonra farkedebileceğiz. ve sonra internetten indirilebilecek. peki Okumayı çizgi romanlar sayesinde sökmüş biri bu konuda ne diyebilir? “Yarının cahili, okumasını yazmasını bilmeyen değil, nasıl öğrenmesi gerektiğini öğrenmeyen kişi olacaktır."
“bütünü göremeyen, gözü açık körler” mikrofonunu sürekli sallayarak gösteriye katkıda bulundu. Ama esas kör benim. Benmişim. Öyle söylediler… Hem sağır mışım da… Oysa İp atlamak için şarkılara ihtiyaçları var. Hem Masal kahramanları kanser olmaz. Ama Entropi Diye Bir Şey Var ve Ben bu hapı yutmam. (siber) karnımı doyuracak mısın, peki senin de polislerin var mı? yoksa “5 yıl uyumak isterdim.”
Bu altkültür hâlâ yaşıyor mu bilmiyorum ama “bizler iletişim teknolojileri dünyasının avcı-toplayıcılarıyız”. Kaybolmuş bir kayıdın ardından, karda dışarı nasıl çıkacam ben arka düşüncesiyle, diğer yandan da sucuklu bir yumurta eskiziyle uğraşırken durum budur. Sonrasına bakacağız artık, “yapma”ya hakkını vererek.
Edit büdüt işleri tai fu tarafından şeyedilmiştir.