YALAN DÜNYA
Yenal Yergün
- cihancım, teşekkür ederim bana bu güzel geceyi yaşattığın için.
- gece daha bitmedi şule. nasıl, sevdin mi amanda lear’ı?
- nasıl söylesem, sesi çok güçlü. tüylerimi diken diken etti. ama biliyorsun, şu disko müziğine alışamadım bir türlü. edith’i tercih ederim.
- o zaman ağabeyime söyleyeyim, paris’ten bir dahaki gelişinde elimizde olmayan piaf plakları getirsin.
- evet, ne güzel olur. piaf dinlemek çocukluğuma döndürüyor beni.
- ne şanslıyız değil mi? çocukluğumuzdan beri birlikteyiz. hatırlıyor musun tanıştığımız yazı?
- evet. ikimiz de çok küçüktük. ama hatırlıyorum. denizin kokusunu... o küçücük halimizle çayırlıkta yakalamaca oynamamızı...
- benim de o günlerin tadı hâlâ damağımda. sonraki her yaz illa teyzemlerin köydeki evine gidelim diye tutturmam da seni tekrar görebilmek içindi.
- özledim oraları cihan. bak, albümde o günlerden kalma bir fotoğrafımı buldum.
- aa, hatırlıyorum bunu. çiçek topluyordun değil mi?
- yok, yanlış hatırlamıyorsam karıncaları seyrediyordum.
- nedense çiçek kalmış aklımda. senin güzelliğini hep çiçeklerle kıyasladığım içindir.
- iltifat ediyorsun.
- ne münasebet, gerçeği söylüyorum. o maviş gözlerine ne de yakışırdı mavi başörtün.
- ah tabi ya! o başörtüsünü takınca büyümüş sanırdım kendimi. beni de götür diye müşerref teyzenin eteğine yapışırdım.
- müşerref teyze? ben görmüş müydüm onu?
- bilmem? şifacıydı. ev ev dolaşıp dertlere derman olmaya çalışırdı.
- hatırlayamadım. ebe teyzeyi hatırlıyorum ama...
- yok, bu ebe değil... biraz tuhaf bir kadındı. para kabul etmezdi. bize şifalı otlar getirdiği bir gün para yerine evdeki kedi biblosunu isteyişini ve mendiliyle tozunu ala ala uzaklaşmasını hatırlıyorum.
- aaa! şimdi hatırladım! ağabeylerimin ödü kopmuştu o kadından. onları kaçıracak diye korktuklarından, evin ilerisindeki koruluğa kadar gidememişlerdi.
- tanıştığımız zaman onlarla beraber gelmiştin değil mi tatile?
- evet. hatta beni yalnız bırakarak seninle yakınlaşmama onlar vesile olmuştu.
- ne tuhaf, oysa ben hep birlikte oynadığınızı anımsıyorum.
- onların yaşları daha yakın olduğundan, küçüğüm diye yüz vermezlerdi bana. ama bizi birleştiren efsane bir mavi bisikletimiz vardı. kontrapedal. üzerine bindim mi, rüzgârla yarışırdım. kimse alamazdı elimden.
- kim bilir nasıldır şimdi oralar? evlenip istanbul’a yerleşmemizden beri hiç görmedik.
- çok değiştiğini sanmam.
- bu yaz gidelim mi cihan? çok özledim.
- gidelim hayatım.
yyergun@gmail.com