son öpücük
Yenal Yergün
sondan başlayalım. daha yapacak çok şey var. vakit yok. öp beni bebek...
onu yazacağıma söz vermiştim. keşke ne yazacağımı da söyleseydi. keşke demeyi hiç sevmem oysa. demem de mümkün mertebe. demiş bulundum işte. biramdan bir yudum daha alıp alnımı kaşıyınca düşünme efekti vermiş oluyorum di mi? soru işaretlerinden kaçınmalı! ünlemler daha iyi. önemli bi şey söylemişsin hissi yaratıyo en azından. ne demişti? “keşke annem nataşa olsaydı...” e olmamış ama kötü de durmamış!
bir adres defteri vermişti bana, a sayfasını doldurayım diye. o ilk sayfaya adını yazıp sonra çıktı hayatımdan usulca. aylar sonra sokakta karşılaştığımızda iki yabancı gibiydik birbirimize. sanki onlarca sayfa mektubu yazan başkasıymış gibi. aah, min-el aşk! sanalken gerçekleşip, gerçekken nasıl sanal olabiliyorsun? yoksa sadece aşık olma fikrine mi aşığım? mavi hapı verin bana! uyuyayım biraz daha.
ilk buluşmamızda, önümde bir patates tabağı, kızı öpmeyi düşlüyordum oysa sadece. hiç düşünmeden düştüm o dudaklara. sonra... sonra hiç. patatesimi bitirdim. nerden bileyim ilk öpücüğün son öpücük olacağını.
--0--
çatı katında beş kişi. koyu bir muhabbet dönmekte, handiyse göz gözü görmemektedir. sağda padişah otursa soldan döneceğine inanılan marduk gezegeni, yörüngesi üzerindeki bazı yıldız sistemlerinde duraklamakta, ateş, kül, duman karışımı felaketini saçmakta, solariste bir beyin fırtınası koparmak üzere yoluna devam etmektedir. yapılan hesaplamalara göre yörüngesinde en az dört tur atacağı tahmin edilen marduk, durakladığı yıldız sisteminin hacmine göre değişen yıpranma payının hesaba katılmamış olduğunu gösterircesine üçüncü turunun sonunda neredeyse tükenmiş, çekim gücü etkisini yitirir olmuştur. yani artık bizim güneş sistemimize gelip sonumuzu da yanında getiremeyeceği anlaşılmıştır. yine de son bir öpücüğü hak ediyor.
--0--
- iyi düşün. sana ölümsüzlük sunuyorum.
- öpmeden olmaz mı?
- hayır. son bir öpücük lazım.
- ama dişlerin korkutuyor.
- gözlerini kapat.
- ya ısırırsan?
- sen olayı anlamadın. ben vampirim. ve sana ölümsüzlük vaat ediyorum. artık asırlar senin için bir şey ifade etmeyecek. yaşlanmayacaksın. istediğin her şeyi yapabileceksin. kaybettiğin bazı zevkler olacak tabii. ama ben sana sonsuz mutluluk vaat etmiyorum. sonsuz yaşam. iyi anla, iyi düşün.
- tavsiye ediyorsun yani?
- hayır. benim görüşüm değil önemli olan. tamamen senin isteğine bağlı.
- tavsiye eder misin peki?
- hah! bu şapşallığın yüzünden sonsuza dek yanımda olmanı istiyorum belki de.
- yani?
- yani yalnız başına çekilmiyor.
- peki dersem ısıracaksın di mi?
- hayır dersen de ısıracağım.
- hani öpecektin?
- vampir olmak istersen önce öpeceğim.
- sonra?
- sonra sonsuzluk.
- tamam da, istediğimden nasıl emin olacağım? ya aslında istemiyorsam da zombiye dönüşürsem.
- önce tükrüğümdeki antitoksini alırsan zombi olmazsın.
- ama istemezsen zombi olursun demiştin.
- öpüşmeyi istemezsen evet. o zaman sadece ısırırım.
- ağzımdan ısırmak yok ama.
- biraz daha devam edersen... yenyerg@hotmail.com