kılavuzu karga olanın
YAYIN
Üç yılın ardından, Oruç Aruoba’dan yeni bir kitap geldi. Takipçilerini genelde bu kadar bekletmeyen, üretken felsefecinin şiirleri de berraklıkları ve aşkın dil kullanımıyla ayrı bir yer tutar zihinlerde. Yine şiirler ve şiirsel metinlerle “Meşe Fısıltıları”, Aruoba’nın diğer pek çok kitabı gibi Metis’ten.
Bu sayıda bir usta yazarın son eserini daha duyurmak istedik. Adalet Ağaoğlu’nun “Sessizliğin İlk Sesi” adlı öykü kitabı Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıktı. “Vaktiyle, sınıflardan söz edilenlerin sınıflardan içeri sokulmadığı bir ülkede yaşıyoruz biz…”
Ağaoğlu’nun kendimizden söz etmeyi işin kolayına kaçmak olarak niteleyerek, sesi hiç duyulmayanların sesine kulak vermemizi önerdiği kitabı, önüne gelenin “öykücü” olduğu bu zamanlarda “hikâye” anlatmanın nasıl riskler almayı gerektirdiğini de gösteriyor ilgilenene.

Vüs’at O. Bener’in kendi yaşantısından kurduğu, sıradan olanı ölçülemeyen, öngörülemeyen tarzıyla etkileyici bir dile dönüştürdüğü eserleri ve anlatıları; bir başka usta, ülkemizin en iyi edebiyat eleştirmenlerinden biri, Semih Gümüş’ün kaleminden “Kara Anlatı Yazarı – Vüs’at O. Bener” isimli kitapla çözümleniyor. Can Yayınları.
SİNEMA
Son yıllarda izleyeceğimiz en başarılı prodüksiyonlardan ve en başarılı oyunculuk örneklerinden biri olarak aklımıza kazınacak “Ben Efsaneyim”, geçen ayın son günlerinde vizyona girdi. Richard Matheson’un kitabından senaryolaştırılan ve Francis Lawrence’ın yönetmenliğini yaptığı filmin neredeyse tek oyuncusu (Sam isimli Alman kurdunu saymazsak) Will Smith.
Kansere engel olmak için dönüştürülen kızamık virisü, üç yıl içerisinde tüm dünya nüfusunu neredeyse tamamen ortadan kaldırır. Daha doğrusu tüm insanlığı mutasyonla birer canavara dönüştürür. New York’ta kalan tek insan Robert Neville (Smith) ise başkaları olduğuna ve insanlığın kurtulacağına inanmayı sürdürmektedir. Bomboş bir NY, olağanüstü planlar, dört dörtlük bir oyunculuk ve kararında görsel efektler. Senaryo yer yer yalpalıyor ama siz yine de kaçırmayın…

Philip Seymour Hoffman bu ay iki filmle perdede olacak. Ama biz yer darlığı nedeniyle “Charlie Wilson’un Savaşı” yerine “Şeytan Duymadan Önce”yi seçtik. Efsanevi “Serpico” filminin yönetmeni Sidney Lumet’in bu yıl Oscar’ları toplaması beklenen filminde Ethan Hawk ve Albert Finney’de başrolleri paylaşıyor. İki kardeş annelerinin mücevher dükkanını soymaya karar verir. Soygunda işler sarpa sarar. Babaları suçluların bulunması için mücadele verirken, kardeşleri yeni sorunlar beklemektedir.

Geçen sene Sundance Film Festivali’nde beğeni toplayan “Fidel’in Yüzünden”in yönetmeni usta yönetmen Costa Gavras’ın kızı Julie Gavras. Aynı zamanda senaryoyu da kendisi yazmış. Annesi ve babasının günden güne artan devrimcilikleri ve eylemci tutumları sonucu alışık olduğu burjuva dünyası alt üst olan 9 yaşındaki Anna için tek bir seçenek kalmıştır; o da annesi ve babasına isyan edecektir.
KONSER
Galiba ayın en önemli konseri 21 Şubat’ta Balans’da gerçekleşecek “Ra” konseri. Bizim gibilerin 80’lerde “abii” diye peşlerinde koşturduğu, dönemin en önemli ve neredeyse tek “rock” topluluğu Ra, 20 yıl aradan sonra yeniden bir araya geldi. Onlar kadar biz de heyecanlıyız bu gece için. Hadiseye “RAunion” demişler, cuk oturmuş.
Lounge, caz, indie-pop gibi janrlarla tanımlanmaya çalışılan, iş tanımlamaya gelince kafa karıştıran, ama dinlerken kafa rahatlatan Brazzaville tekrar geliyor. Kurucu David Brown’un ayrılmasından sonra yoluna emin adımlarla devam etmeyi başaran nadir topluluklardan Brazzaville’nin; çok katmanlı ve dünyayı dolaşan müziğini ilgisiz kalmayın.
2 Lone Swordsmen ve Sabres of Paradise gibi zamanının en takdire şayan projelerinin mimarı, Primal Scream’in “Screamadelica” albümü başta olmak üzere, Happy Mondays, Stone Roses, New Order, Future Sound of London gibi Madchester gruplarının prodüktörü Andrew Weatherall, yıllar içerisinde gelişmelere sürekli adapte olan müzik seçkisiyle aranan ve değerini kaybetmeyen bir DJ aynı zamanda. 15 Şubat’ta Indigo’da.
Hey gidinin Transglobal Underground’unu yeniden izleme şansı doğdu bu ay. Geçen yıl çıkarttıkları “Moonshout”dan eserlerin yanında bir zamanlar dilimizden düşmeyen hitlerini de çalacakları konserler 15-16 Şubat’ta Ghetto’da. Tamam, Natasha Atlas yok artık. Ama TGU’u izlemek her zaman keyifli olmuştur.

ALBÜM
Her ne kadar McCartney’in yaptığı albümlerle sevinmeye devam etsek de, en ihmal edilen beatle Ringo Starr yeni bir şeyler yapınca daha da sevindiğimiz açıkca ortada. Paul önde durup basını öbür yöne doğru tuttuğu için herkesin bilmesine rağmen, geride durması yüzünden çoğu kişinin solak olduğunu bile bilmediği Starr, onbeşinci stüdyo albümü “Liverpool 8” ile huzurlarımızda. Beatles’in ’65 öncesi dönemine yakın duran 12 şarkı, basit rock n’ roll formlarıyla bir çırpıda dinleniyor. Akılda kalıcı şarkı var mı? Yok. Belki dostlarını yaad ettiği “Liverpool 8” sözleriyle. Ama 67 yaşındaki bu koca abideden nasıl kötü bir şey beklenemezse, aynen o güzellikte, sadelikte bir albüm.
Nev-i şahsına münhasır art-rock grubu Mars Volta’nın “The Bedlam in Goliath” adlı yeni albümü çıktı. Omar Rodriguez-Lopez, Kudüs’te çarşıda dolaşırken antika bir falcı biblosu bulur. Grubun beyin takımının diğer yarısı Cedric Bixler-Zavalaand’a hediye etmeye karar verdiği bu biblo, albümün de esin kaynağı. Goliath efsanesinin temelinde yer aldığı albüm, metaforun metafiziğe karşı durduğu kavramsal bir çalışma. Albümün tamamını dinleyemedik henüz. Dolayısıyla kavramsal çerçevenin içi, kayıp olmuş parçalara rağmen azimle yapıldığı günleri işaret edercesine çerçevelenip asılmış puzzle tablolar gibi. Yine de özellikle ilk 45’lik “Wax Simularca” çok iyi diyebiliyoruz.
Ayın son albümü de bizden olsun. Memleketin en güzide bireysel sanat projelerinden biri olan 2/5 BZ’nin “No Exotic” adlı CD-DVD’si, Serhat Köksal’ın kendi plak şirkeri Gözel Records’dan çıktı. 2/5 BZ’nin John Peel Sessions kayıtları ve Club Transmediale 2003 görsel işitsel performanslarını içeren çalışmayı Zihni, Deform ya da İstiklal Kitabevi’nden alabilir ya da http://hardwax.com/label/gozel-records adresinden sipariş edebilirsiniz.
SERGİ
Erkut Terliksiz, Aksel Zeydan Göz ve David Shillinglaw’un illüstrasyonun farklı formlarını kullanarak oluşturdukları yapıtlardan, Mürteza Fidan ve T. Melih Görgün’ün seçkisiyle açılan “Muğlak Statü” isimli sergi 22 Şubat’a kadar Siemens Sanat’ta gezilebilir.
Türkiye’de yaşayan İspanyol heykeltraş Juan Botella Lucas’ın “Aklını Oynatmalar” isimli sergisi Pi Artworks’de. Sergi ekim ayında Galeri Apel’de açılmış, ancak işler streç filme sarılarak sergilenmiş ve bilinçli bir netlik oyunu oynanmıştı. Şimdi işlerin yalın halini görebileceğimiz sergide sanatçı, hayata ve ölüme dair sıradışı bir duruş gösteriyor. Sergi 27 Şubat’a kadar açık. 0212 236 68 53.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı, Fotoğraf ve Video Bölümü öğrencilerinin geçen yıl ürettiği işlerden oluşturulan “Track 07” isimli sergi X-İst galerisinde. Seçkinin bu seneki teması “Temas”. “Temas” bedenin görsel arayüzle fiziksel etkileşimini ve bu etkileşimin tetiklediği hareketi, ortaya çıkarttığı enerjiyi temsil ediyor. Sergide Türkiye’de ilk defa bir dokunmatik çoklu arayüz tasarımı kullanılacak. Hazırlıkları süren dokunmatik yüzey, boyutları açısından dünyada da bir ilk niteliği taşıyor. 10 Mart’a kadar görülebilir. 0212 291 77 84.
WEB
Karga Canlı konser dizisinin bu ayki konuğu İhtiyaç Molası’na ısınmak, şarkılarını dinlemek ya da video kliplerine göz atmak için www.ihtiyacmolasi.com adresine bir giriniz.
Mecmuamıza çiziktirdiği illüstrasyonlardan aşina olabileceğiniz Emrah Bekdikli kardeşimiz kayıplara karışmıştı. Meğer eve kapanıp stop-motion bir kısa film çekiyormuş. Youtube’a “T.O.S.T.” yazarsanız bu filmi izleyemeyebilirsiniz. Çünkü malum siteye giriş mahmeke kararıyla zırt pırt engelleniyor. Tabii ailemizin namus bekçisi ttnet kullanmamak da bir seçenek. Başka seçenekler de var tabii. TTNET’i by-pas etmek gibi…