Değiştirilmiş Gerçekler
Söyleşi: Eray Aytimur
Erdem Helvacıoğlu’nun “Altered Realities” albümünü bütün dünya konuşuyor. Ama memleketin gündemine girmeyi başaramadı bir tek. Tabii ki biz de eşeklik ettik biraz. Albüm çıkalı bayağı oluyor. Albümün adı ülkedeki kayıtsızlığa o kadar uyuyor ki. Bu kadar büyük bir başarı kazanınca daha fazla kayıtsız kalmadık.
Erdem tebrikler. “Altered Realities” yurt dışında All about Jazz, Textura ve Cylic Defrost dergileri tarafından 2007’nin en iyi albümleri arasında yer aldı. Altered Realities’in yapım sürecinden ve sonrasında yakaladığı uluslararası başarıdan biraz bahseder misin?
Çok teşekkürler. Evet albüm bu çok önemli üç derginin listesinde yer aldı. Listede Bill Frisell, Brian Eno, Harold Budd, David Torn gibi isimler de var. Yani albüm efsanelerin çalışmaları ile aynı yerde. Çok heyecan verici tabii ki bu benim için. Albümün yapım sürecine gelirsek: Tümünü kendi stüdyomda uzun bir sürede kaydettim. Daha sonra albümün kaydı ABD’li plak şirketi New Albion’nun eline ulaştı. Bir gün şirketten bir email geldi ve albümü çok beğendiklerini ve yayımlamak istediklerini belirttiler. Bu emailden yaklaşık 6 ay sonra da albüm yayımlandı.
Teknik olarak “Altered Realities” bir solo akustik gitar ve live electronics albümü. Tüm elektronik tınılar canlı olarak akustik gitar tınısının değiştirilmesi ile elde ediliyor. Bu yanı ile hem elektroakustik, ambient hem de modern caz, çağdaş müzik kulvarlarında dolaşan bir çalışma. Birkaç dergi bu albümü “post-folk olarak adlandırılabilecek bir akımın ilk ve yegane temsilcisi” olarak da tanımladı. Albüm şu ana kadar uluslararası 100’ün üzerinde dergide yer aldı. All About Jazz dergisi “çığır açıcı”, Vintage Guitar dergisi “devrimci” olarak değerlendirdi çalışmayı. Dünyanın en çok okunan gitar dergisi “Guitar Player” albüme 2 sayfa ayırdı kendi sayfalarında. Albüm BBC, Radio France gibi onlarca uluslararası radyoda çalındı. 2008 senesinde yurt dışındaki konserlerimde de daha çok yer vereceğim bu albümdeki eserlere.
Türkiye’den bir müzisyen Amerikalı bir plak şirketinden albüm yayınlıyor, Avrupa’daki mecralar tarafından övgüyle karşılanıyor. Peki “Altered Realities”in Türkiye’deki dağıtımı ne aşamada ve basının ilgisi nasıl?
Şu ana kadar Türk basını albüme sayfalarında yer verdi ama umduğum heyecanı göremedim. Harold Budd, John Cage gibi efsane bestecilerin olduğu bir plak şirketinden bir Türk bestecinin albüm yayımlaması gerçekten olağandışı bir olay. Hollywood’da önemli, büyük bir yapıma imza atmak gibi birşey bu aslında. Bu tip önemli plak şirketlerinin programları genellikle çok doludur ve dışarıdan, özellikle Türkiye gibi bilmedikleri bir ülkeden gelen müzikleri, demoları dinletmek imkansız gibi bir şeydir. Dünya müzik piyasasının kalbi New York, umarım benim albümüm bir vesile olur da bundan sonra benim gibi genç Türk bestecilerin albümleri yayımlanır orada. “Altered Realities” Şubat 2008’de Türkiye’de olacak. AK Müzik tarafından getiriliyor ve gelir gelmez de garajistanbul’da tanıtım konserimiz olacak. Bu arada bahsetmeden geçemeyeceğim, bu tür müziklerin yaygınlaştırılması için konser ortamları da önemli. Mekanlar farklı olmalı, enteresan atmosferler yaratılmalı. Bunu şimdiye kadar garajistanbul’da bulabildim diyebilirim. Bir de Hakan Erdoğan’ın başarılı “Gece Vardiyası” projesi ile İstanbul Modern’de yaşadım.
Ambient’ın köşetaşını oluşturan Brian Eno’nun 78 tarihli “Music For Airports”unu yorumladıktan sonra dünyada ve 2002’deki İstanbul Müzik Festivali performansından sonra Türkiye’de de tanınmaya başlayan avangard topluluk Bang on a Can ile yolun nasıl kesişti de eser sipariş ettiler?
2007 yazında bir sabah bir email ile karşılaştım. Subject bölümünde “Bang on a Can Commission” yazıyordu. İlk başta bu herhalde bir şaka veya bir rüya dedim. Ancak emaili okudukça işin gerçek olduğunu anladım. Bu beni tabi ki çok heyecanlandırdı. Bang on a Can, Kronos Quartet gibi dünyanın en önemli çağdaş müzik topluluklarından ve her sene dünya üzerinden 3 besteciye eser siparişi veriyor. Genellikle Amerikalı besteciler ile çalışıyorlar. İlk defa bir Türk besteciye eser siparişi veriyorlar. Her sene bu 3 kişinin seçimine Bang on a Can grubunun artistik direktörleri David Lang, Julie Wolfe ve Michael Gordon karar veriyor. David Lag mesela Kronos Quartet, San Francisco Senfoni orkestrası gibi topluluklar ile çalışmış harika bir besteci. Benim çalışmalarımı takip ettiklerini, çok beğendiklerini ve benimle çalışmaktan ötürü çok heyecanlı olduklarını belirttiler. Eserin prömiyeri 13 Şubat’ta NY’da Merkin Hall’da yapılacak. Aynı zamanda WNYC radyosu için bir kayit alinacak ve bu kayıt konserden sonraki haftada radyoda çalınacak.


Hareketli bir 2007 geçerdin. Şili, Almanya, Kanada ve San Fransisco’da katıldığın festivallerı müzisyenler ve izleyiciler açısından Türkiye’deki festivallerle karşılaştırdığında olumlu veya olumsuz izlenimlerin neler?
Bu festivallerden en keyiflisi kesinlikle San Francisco idi. Konserden sonra belediye başkanından şehrin altın anahtarını aldım. Bu çok büyük bir onur. Ayrıca Arild Anderson, Henry Kaiser gibi müthiş müzisyenler ile aynı sahneyi paylaştım. Kanada’da ise Kingston’da Queens Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu festivale katıldım. Elektronik müzisyenlerden çok gitaristlerin olduğu bir festival idi bu. Yapmış olduğum workshop’a gelen genç gitaristler o kadar çok beğenmişler ki, Queens Üniversitesi’ne başvurmaya karar vermişler. Sanırım bu sayede üniversiteye yeni birkaç öğrenci kazandırmış oldum.
Türkiye ile karşılaştırınca bu festivallerin en büyük farkı sanata ve sanatçıya olan yaklaşımı. Ben kendime olan güvenimi bu festivallerde çaldıktan sonra tekrar yeniliyorum diyebilirim. Özellikle San Francisco Looping Festivali’nde çaldıktan sonra o kadar çok alkış ve övgü aldım ki, bunun etkisi tüm benliğime yansıdı diyebilirim. Daha sonraki kayıtlarımda çok daha kontrollü ve kendime güvenli bir şekilde çalmaya başladığımı söyleyebilirim.
Mayıs 2008’deki Carnegie Hall konseri ne zaman kesinleşti, kimler çalacak, sen ne gibi hazırlıklar yapıyorsun?
Carnegie Hall konserinde benim klasik gitar ve electronik sesler için bestelemiş olduğum bir eserim Cem Duruöz tarafından seslendirilecek. O konser için teknik olarak birkaç farklı özellik eklemeyi planlıyorum esere.
Yeni albüm projelerine geçmeden önce ABD ve Avusturya’da yayımlanan compilation’lar hakkında neler söyleyeceksin?
ABD’deki albümde toplam 60 bestecinin birer dakikalik 60 eseri var. 60x60 projesi kapsamında dünyadan 60 elektronik besteciden birer dakikalık eser istendi ve tüm bu eserler bu albümde bir araya getirildi. Bu albüm, projenin 2004 ve 2005 senelerine ait eserleri kapsıyor. Ayrıca gelecek sene projenin 2006 ve 2007 seneleri için bestelenen eserlerinden oluşan bir albüm daha yayımlanacak. O albümde de benim başka bir eserim yer alacak.
Avusturya’da yayımlanan albüm aslında bir film müziği çalışması. Stefan Bauer’in “ohrmong” adlı 8 dakikalık filmine müzik yapması için dünyadan 16 besteci seçildi. Bu bestecilerin hepsi aynı filme birbirinden tamamen farklı 16 ayrı müzik hazırladılar. Albümün DVD menüsünde izleyici bu müziklerden herhangi birini seçebiliyor. Böylelikle aynı filmi arka arkaya 16 farklı müzik ile izleme olanağı buluyor. Bence görsel medyada müzik ve sesin işlevini irdeleyen heyecan verici bir çalışma bu.
Biri 10. Bienal’de sergilenen ses enstalasyonun “Sessiz Duvarlardaki Hatıralar” olmak üzere yeni albüm projelerin neler?
“Sessiz Duvarlardaki Hatıralar” 2008 mayısında AK Müzik tarafından Türkiye’de yayımlanacak. Daha sonra uluslararası ödüller almış elektroakustik eserlerimden oluşan bir albüm de ABD’de yayımlanacak. Kasım 2007’de Avustralyalı besteci Ros Bandt ile İstanbul’da kaydetmiş olduğumuz çalışmamız da sanırım 2008 senesinin sonunda veya 2009’un başında yurt dışında yayımlanacak. Ayrıca Mayıs 2008’de ABD’li gitarist Bill Walker ile İstanbul’da bir canlı abüm kaydedeceğiz.
ABD’li ünlü elektronik besteci Robert Scott Thompson ile yapacağın ortak albüm çalışması ne zaman ve ne şekilde hayata geçecek?
Robert Scott Thompson ile Şubat 2008’de ortak albümün üzerinde çalışmaya başlayacağız. Tamamiyle bir internet projesi olacak bu. İnternet üzerinden birbirimize kaydettiğimiz sesleri yollayacağız. En son aşamada bunlari birleştirip eserler haline getireceğiz. Albümü 2008 sonbaharında ABD’de yayımlamayı planlıyoruz.
Guitar Player gibi bir dergi seninle detaylı bir röportaj yapıp yayınlarken Türkiye’de aynı ilgiyi çok da şaşırtıcı olmayacak şekilde görmemen, Türkiye’de hem de bu müziği yapmaya devam etmekle ilgili sana neler hissettiriyor; hazır içlenen, içerleyen, gitmekten söz eden sanatçılar gündemdeyken?
Açıkçası ben bu içlenen, içerleyen, gitmekten söz eden sanatçıları pek anlayamıyorum. Sanırım kendileri bir fanus içinde ve sosyoloji bilgisinden uzak bir şekilde yaşıyorlar. Bence son 5 senedir Türkiye tarihinde ilk defa kendi gerçeği ile yüzleşiyor. Ben bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de zaten hiçbir zaman çağdaş müzik, yenilikçi arayışlar, heyecan verici tınılar önemsenmedi ki. Dünyadaki en yeni estetik anlayışlar ile çalışma yapan besteciler desteklenmedi, onlar yerine her zaman halk müziği kökenli müzikler ve müzisyenler desteklendi. Oysa ki dünyanın her yerinde halk müzikleri yaşamaya doğal olarak devam eder, maddi ve manevi olarak desteklenmesi gereken asıl alışmalar her zaman çağdaş eserler olmalıdır.
Uluslararası işler üreten bir sanatçı olarak ben milliyetçiliğin çok önemli kıstas olduğunu düşünüyorum. Sanatçının görevi kendi işine yoğunlaşmak ve olabildiğince çarpıcı, ilerici, ilginç işlere imza atmak. İlgi konusuna gelince; o konu sanatçının kontrolü dışında gelişir. Eğer bugün bana Makedonya’dan, Fransa’dan imzalı fotoğraf isteyen mektuplar geliyorsa, uluslararası festival, konferanslarda Tükiye’den elektronik müzik denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri olmuşsam bu ilginin dünya çerçevesinde olduğunu gösterir.
(Kişisel merakımı gidermek adına) Günde kaç saat uyuyorsun?
Günde genel olarak 6 saat uyuyorum. Ama sabah 6’da yattığım için kahvaltımı öğlen 12 de yapabiliyorum ancak.
erayaytimur@yahoo.com