Jamaika’dan Tüm Dünyaya


Selim a.k.a. Da-Frogg

Selamlar… veya “Greetings in the name of the most high... Emperor Haile Selassie... Jah Rastafari... Lords of lords king of kings conquering lion of the tribe of judah”. Bu reggae ve rasta kültürüne ait uzun giriş cümlesi Japonaya’dan Arjantin’e, Avusturalya’dan Norveç’e kadar her sahnede mutlaka bir kere söylenmiştir.


Nüfusu 3 milyonun altında, yüzölçümü neredeyse Marmara Denizi’ne sığacak kadar küçük olan, önce İspanyol, sonra İngiliz sömürgesi olmuş adanın yerlileri olan Arawaklar yok edilince Afrika’dan getirilen kölelerin ancak 1962’de bağımsızlıklarını kazanabildiği genç bir ada devleti olan Jamaika; adını tüm dunyaya kısa sürede duyurmayı başardı. Aslında şeker kamışı ve muz ticaretinin yaygın oldugu Karayipler’de, Jamaika kendine özgü mğziğini bir ihracat ürünü haline getirmeyi başardı. Kısa sürede evrim geçiren ve değişik türlere ayrılan bu müziğin en bilinen türü reggae… Reggae; az önce saydığım Jamaika’nın üzerindeki tüm etkilere bir de Amerikan Rhytm and Blues müziğinin ve rasta kültürünün eklenmesi ile ortaya çıkan ve bugun dinlediğimiz pek çok müzik türünün, modern DJ’liğin, ses dizaynı ve ses mühendisliğinin üzerinde çok büyük etkileri olan bir müzik ve kültür hareketi…

 Büyüklüğü İstanbul’un iki katı bile olmayan, nüfusu 3 milyonun altında olan bir ada devletinden çıkan bir müzikal hareketin, bugünün müziğinin nerdeyse tamamının atası olması çok ilginç bir nokta.

Reggea, başlarda beyaz adamın baskısına başkaldıran bir yerel zenci müziği iken, şimdi zenciler kadar beyazlarında hatta tüm renkten ve ırktan insanların baskaldırı hareketi haline geldi.
Bu yazıda ülkemizde de genelde iyi bilinen reggae’nin tarihçe kısmını olabildiğince kısa geçip, daha çok diğer müzik türleri ve kültürlerine etkileri üzerine yazmaya gayret edeceğim. Zira tüm ayrıntıları bir ansiklopedi gibi yazmak için sayfalar yetmez. Aynı sebepten dolayı örnek olarak göstereceğim isimleri de kısıtlı tutmaya çalışacağım. “Şu isimler niye yok?” veya “Bizi nasil unuttun?” gibi sorulara önceden bir cevap olarak yazayım dedim.
Reggae ile dunyaya yayılan bu Jamaikalı müzik hareketi, aslında 1962’de elde edilen bağımsızlılktan daha önce başlamıştı. 60’lara kadar “ses sistemi” partilerinde Amerika’dan gelen Rhytm & Blues müziklerinin popüler olduğu ve çalındığı ada, o yıllarda kendi müzikal yolunu çizmeye başladı. Jamaika muziğinin en belirgin özelliği genelde gitar veya üflemeliler ile 2. vuruşlarda yapılan vurgu. 1950’lerde kurulan ilk plak şirketleri Mento, Karayip ve New Orleans Rhytm & Blues müziğini kaydediyorlardı. 50’lerin sonunda R&B’nin bir nevi Jamaika versiyonu olan Bluebeat ortaya çıktı. Kısa sürede ilk orijinal Jamaika sound’u diyebileceğimiz “ska” haline dönüştü. Millie Small - My Boy Lollipop (1964) ska muziğin dünya çapında hit olan ilk parçası. Daha sonra ska yavaşladı ve önce “rock steady” sonrada içinde rastafaryanizmin çok büyük etkisi olan reggae haline geldi. Pek çok büyük reggae sanatçısı olmasına rağmen bu müzikte en önemli isim olarak bilinen Bob Marley’in sayesinde reggae bugün dünyanın her kıtasına ulaştı ve neredeyse her ülkede, her dilden ve her renkten insanlar tarafından dinlenen ve yapılan bir müzik türü haline geldi. Bob Marley’in evrensel müziği, ölümünden sonra da yayılmaya devam etmekte.
Müzikle beraber reggae ve rasta kültürü de dünyaya yayılıyor. Bugün dünyanın geri kalan kısmında Jamaika nüfusunun tamamından fazla rasta var ve önemli bir kısmı beyazlardan oluşuyor. Dreadlock saçlar, reggae müzikle dünyanın her yanına yayılıyor. Pekçok kişi (ben dahil) dreadlock saçlar ile kendini ifade ediyor. Sadece reaggae ile değil, cross-over, nu metal, hardcore gibi sound olarak uzak görünen müzik türlerinde de, dreadloack saçlara sıkça rastlanıyor. Korn ve P.O.D. bu gruplardan bazıları. Sahte dreadlock’ların takılı olduğu rasta şapkaları da isteyip de saçlarını bir sebepten dolayı dreadlock yapamayanlar için komik de olsa bir alternatif sunuyor. İçinde barış ve huzur dolu bir dünya isteği olan herkesin müzik arşivinde reggae ve özellikle Bob Marley bulunması muhtemeldir. Türkiye’de de her sene 6 Şubat’ta çeşitli mekânlarda Bob Marley’in doğum günü partisi yapılmakta. Bu mekânlardan biri de benim de keyifle çalma fırsatı bulduğum Karga Bar. Ülkemizde her yerden, her türden insanın, bir yerlerde reggae’ye denk geldiğinde beğendiğini kişisel olarak gözlemlemiş olmama rağmen; reggae başlıklı aktivitelere katılım oranının düşük olması, benim için hep açıklaması zor bir durum olmuştur.

Gelelim reggae’nin dünyadaki bazı etkilerine. Ska, Atlantik Okyanusu’nu aşıp İngiltere’deki çoğunluğu beyaz gencleri ve punk türünü önemli ölçüde etkiledi. Punk ve skinhead’ler (dazlaklar) bu yeni muziğe hemen ısındılar. Bu etkiyi The Clash’in müziğinde görmek mümkün. 80’lerin başında özellikle İngiltere’de beyazlardan olusan ska, reggae veya bunlardan etkilenmiş müzikleri olan gruplar oluşmuştu bile. The Police, UB40, The Specials, The Madness bazı ünlü isimler. Bu açıdan sıcak güneyin eski sömürgesi siyah Jamaika, soğuk kuzeyin beyaz İngiltere’sini etkilemeyi ve müziğine biraz da olsa yön vermeyi başardı.

Jamaika müziklerinin evrensel etkisi, rock steady ve ska’nın İngiltere’deki beyaz, dazlak ve punk hareketinin müziği olmasından anlaşılabilir.

Ska’nın 10-15 yıl içinde rocksteady sonra da reggae’ye dönüşmesinden sonra da bu müzikal hareketin değişimi devam etti. Jamaika müziği; dub, raggamuffin, dancehall, bashement gibi alttürler dışında rap, jungle, dubstep gibi türlerin de atası sayılır. Reggae’nin bir ucu bugün hâlâ konser veren Burning Spear, Jimmy Cliff gibi isimler ile köklerdeyken, diğer ucu pop müziğin en “kelek” uçlarında Paris Hilton tarafından yapılabiliyor. Sean Paul, Shaggy ve Bob Marley’in oğullarından Damian Jr. Gong Marley, pop ve rap ile karışık stilleri ile listelerin tepelerinde yer alıyorlar. Aynı zamanda kumsal, deniz, tatil üçlüsünün vazgeçilmez müziği reggae; hem artistik hem de teknik anlamda pek çok yeni hareketin doğmasını sağladı.
 
Rap müziğin temellerini atan büyük DJ Kool Herc, Jamaika’da “ses sistemi” partilerinde yapılan DJ’liği New York’a taşıyarak rap müziğin doğmasını sağladı. Jamaika’da DJ sözü aslında müziğin üstüne ritmik bir şekilde konuşan veya şarkı söyleyen kişiye deniyor. Plakları koyan yani bugun DJ olarak bilinen kisi, “Selector” yani “Seçici” olarak adlandırılır. Genelde selector’lar DJ’lik de yapıp parçaların aralarında veya üstüne partiyi ateşleyici, bazen de sosyal içerikli ritmik konuşmalar yaparlardı. Kool Herc sayesinde bu stil New York varoşlarında şekil değiştirip bugün dünyada en cok satan, pek çok ülkede ve Türkiye’de de çokca yapılan rap müzik haline gelmiştir. Genel olarak reggae olarak adlandıracağım bu kültür, kendinden çıkan veya etkilenen müzikler ile zaman zaman tekrar bir araya gelmiştir.
Rap muzikteki söyleme tarzı, Jamaika ses sistemlerinde DJ’in parçanın üstüne sosyal içerikli ve ritmik sözler söylemesinin Amerika’daki devamıdır.
 
Rap ile eş zamanlı gelişen “ragga” veya “raggamuffin” stili, özellikle 90’larda pap ritimleri ile birleşti ve Ini Kamoze – Hot Stepper (1994) gibi ilginç parçalar yapıldı. 80’lerin sonunda Soul II Soul, rap ritimlerinin üstüne reggae bassları ve soul vokali koyarak yeni ve hâlâ devam eden bir sound yakaladı. 90’ların başında Prodigy, “Out of Space” (1992) parçasında Max Romeo’nun “Chase the Devil” (1976) parçasından bir sample’in üzerine breakbeat ve elektronik sesler koyarak reggae’yi rave kültürüne taşıdı. Aynı durum SL2 – Way in my brain (1993) için de geçerli. Hızlandırılmıi breakbeat’lerin üzerine reggae veya dancehall parçalarının mix’lenmesi ile “ragga-jungle” ortaya çıktı. Rebel Mc tarafından kurulan Congo Natty, bu konudaki en önemli grup / plak şirketlerinden biri.
Plakların bir yüzüne orijinal, diğer yüzünde remix veya enstrümantal parçaların koyulması Jamaika’da başlamıştır. Arka yüzlere koyulan dub versiyonları, orijinal parçanın ses mühendisleri tarafından tekrar mix’lenmesidir. Yani “remix” dediğimiz versiyonların da çıkış yeri Jamaika’dır.
Modern anlamdakı DJ’liğin babası, Jamaika’dan New York’a giden Kool Herc’tir.
Elektronik müzikte kullanılan teknikler, Jamaikalı ses teknisyenlerinin (King Tubby, Lee Perry, Scientist, vs.) buldukları tekniklerin bir devamıdır.
Ska ise 80’lerde İngiltere’de biraz farklı bir şekilde yeniden doğdu ve 2. Dalga Ska ismiyle anılmaya başladı. Bu dönemin en önemli ismi 2Tone plak şirketi. Specials, Madness gibi gruplar, bu etiket altında 80’lere damgalarını vurdular. Ska 90’larda 3. Dalga olarak Kaliforniya’da karaya vurdu. 311, Sublime gibi gruplar da bu dönemin örnekleri.

Benim daha çok ilgilendiğim ise dub ile gelen yenilik. Reggae parçalarının “riddim” denen enstrümantal versiyonları veya vokalden küçük parçaların olduğu ve ses mühendisleri / teknisyenleri tarafından tekrardan mix’lenmiş dub versiyonları çıktı. Bu versiyonlar 7 inç (45’lik) plakların arka yüzüne koyuluyordu. Dans pisti için hazırlanmış bu mix’ler, hem selector hem de dinleyiciler tarafından çok beğeniliyordu. Buradaki yenilik “dubbing” adı verilen teknik. Yani kayıt işlerine bakan ses teknisyeninin, sanatçıların kaydetiği malzeme ile stüdyoda mixer’i ve efekt prosesörlerini bir enstrüman olarak kullanarak yepyeni kompozisyonlar yaratması. Bugün çok kanallı müzik programları ile pek çok kişi tarafından yapılan parçaların temelinde bu teknik yatmakta. Aslında bugün üretilen müziğin çok büyük bir kısmı bu şekilde yapılıyor. Çünkü dub, herkese enstrüman bilgisi olmasa bile kayıtlı malzemeler ile yepyeni parçalar yapma olanağı verdi. Hem de hiçbir müzisyene ihtiyaç olmadan. Bu hareketin en önemli isimleri King Tubby ve Lee “Scratch” Perry. Dub, bugün sadece bu tekniğin adı değil. Aynı zamanda pek çok alttürü olan bir muziğin ismi. Roots dub, digi dub, dteppa dub hatta genç bir tür olan drum’n’bass etkileşimli dubstep bu türlerden bazıları. 80 sonu elektronik müziğinde de dub etkilerini görmek mümkün. Acid house parçalarında The Orb, Future Sound of London gibi gruplar dub müziğin alt türüne girecek kadar reggae tınıları içermiyor olsa da, özellikle baslarda dub’dan çok etkilenmiştir.
Asian Dub Foundation, dub müziği Hint etkileri ve elektronik müzikle birleştirmiş gruplardan biri. Almanya’da Gentleman, İtalya’da Alborosie, Fransa’da Pierpoljak dünya genelinde yer edinmiş önemli reggae şarkıcıları. Hasidik Yahudi Matisyahu, hem müzik hem görünüş olarak ilginç isimlerden biri.Türkiye’de ise Ras Memo, Firuzağa, Hastaman, King Seroman, Osman Osman, Mahi “selektor”lardan bazıları. Prodüktör ve gruplardan bazıları ise 12metreküp Soundsystem, Fiti Sound, Sattas, Firuzağa & DCSS, Başıbozuk, Dubacoustix ve Homegrown Soundsystem. Ayrıca dub reggae tınılarını müziklerinde çok iyi kullanan Baba Zula ve Fairuz Derin Bulut Türkiye’nin önemli isimlerinden. 2/5 BZ, ve Obookubo ise jungle, jungle-core, dubstep’e daha yakın (ama kesinlikle tanımlanamaz) işler yapıyorlar. Ayrıca düğünlerde çalınan oyun havasının ritmi ve Ankara havasının elektro saz tınıları bizim kendi üretimimiz olmakla birlilkte dancehall ritmi ve reggae gitarlarına çok benzemekte. Ama burada bir Jamaika etkisi aramak yanlış olur. Tamamen raslanti.
Bu küçük adadaki yerel muzik hareketini ve rastafaryanizmi dünyaya tanıtan pek çok sanatçının içinde Bob Marley’in önemi ayrıdır. Marley bu kültürü sadece İngiltere ve Amerika’ya taşımakla kalmamış, tüm dünyaya yayılmasına öldükten sonra dahi yardımcı olmuştur. Reggae kültürünün dil, din, ırk ve renk farketmeden herkesi etkilemesini sağlamıştır. Bugün reggae kültürü Japonya’dan Arjantin’e kadar her yere ulaşmış durumda. Dünyanın dört bir yanında reggae’nin barış dolu mesajını yayan binlerce, hatta onbinlerce grup, muzisyen, DJ ve bu mesajı paylaşan milyonlarca dinleyicisi var.
 
Ancak yazının geri kalanında anlatmaya çalıştıklarım rastlantı değil. Değişik kültür ve stillerin küçücük bir adada bir araya gelmesinden, karışmasından ve evrimleşmesinden ortaya çıkan bu müzikal ve kültürel hareket dünyaya haritada gözüktüğünden çok daha büyük etkiler yaptı. Alttan alttan, gizli gizli gelse de insanların kanını kaynatmaya devam ediyor. Belki de (hatta neredeyse eminim) dünyanın geleceğini kurtaracak olan bu pozitif titreşimleri dünyanın her yerinde yayan Reggae müzisyenleri olabilir. Jah Bless one and all. Peace and love universal…

6 Şubat, Çarşamba
Bob Marley Doğum Günü Gecesi
Karga
dafrogg@yahoo.com