KONTRAST


Okan Aydın

FAVORİ


Blur / The Magic Whip / Parlophone
İtiraf etmeliyim ki ‘90’lar gençliğinin Blur / Oasis kapışmalarında tercihini ilki lehine kullanan biri olarak, 12 yıllık aranın ardından çıkacağı duyurulan yeni Blur albümüne yine de mesafeli durmaktaydım. Ancak kıssadan hisse, Gorillaz başta olmak üzere yaptığı kalburüstü işlerle ve en son 2014 çıkışlı nefis solo dinletisi Everday Robots ile kulağımıza okkalı bir çentik daha atan Damon Albarn’ın ana kumandasındaki Blur, The Magic Whip’le “iyi ki dönmüşler” mottosunu alnımızın çatına adeta mıhlıyor. Albüm basit ve sıcak melodilerin etrafında şekillendirilen minik hikâyelerle bezeli. Ağırlıkla orta tempoda akıp giden parçaların ziyadesiyle organik ve temiz tınladığını da belirtelim. Bu gösterişsiz haline rağmen her daim farklı işitsel yansımaları fısıldamayı başaran albüm, bol katmanlı yapısıyla da dikkat çekiyor. Daha dingin bir güzergâhın benimsendiği albümde lirikler ve Albarn’ın çizgi dışı vokali bir adım daha ön planda gibi. Sadeliğin içinden devşirilen bu öykülerde usta işi bir müzisyenlik ve geçip giden yılların iyice damıttığı etkileyici bir profesyonellik yorumu yatıyor. Özetle, tekrar hoş geldin Blur!
 


PLASE


Olafur Arnalds.Alice Sara Ott / The Chopin Project / Mercury Classics
2007 yılında kurulan ve daha ziyade “modern klasik” çizgisinde işlerine aşina olduğumuz Erased Tapes etiketinin kataloğundaki en dikkat çekici isimlerden biri de Olafur Arnalds elbette (diğerleri A Winged Victory For The Sullen, Peter Broderick ve Nils Frahm olarak sayılabilir). Solo projelerinin yanı sıra film müziklerine de yakın duran Arnalds, bu defa ortak bir çalışmayla arz-ı endam ediyor. Yarı Alman yarı Japon piyanist Alice Sara Ott’la birlikte kotardığı bu son çalışma, Chopin’i bir çıkış noktası olarak merkezine alıyor. Arnalds ergen yaşlarında heavy metal gruplarında davul çalarken sıklıkla ziyaret ettiği büyükannesiyle dinlediği Chopin’in kendisi açısından hep farklı olduğunu belirtiyor. Klasik müziğe ilişkin olarak Arnalds’ı rahatsız eden notlardan biri de bizatihi performansın diğer faktörlerden soyutlanarak tek başına idealize edilmesi. Buradan hareketle kullanılan enstrümanların, bulunulan ortamın ya da kullanılan mikrofonların da genel yorumun bir parçası olduğu bir atmosfer yaratılmaya çalışılmış The Chopin Project’te. Projenin başında Arnalds olunca da albümün kendisi zaten su gibi akıp gidiyor, 10 numara!.
 


SÜRPRİZ


Dasha Rush / Sleepstep / Raster Noton
Ruhunu çok uzun yıllar önce Raster Noton etiketine teslim etmiş bir müziksever olarak, önceki iki albümünde yoğunlukla tekno aksanlı işlere odaklanmış Dasha Rush’ın ismini bu çatı altında görmek bünyemde minik bir sürpriz etkisi yaratmıştı. Ancak Sleepstep’le geçirdiğim hatırı sayılır süre sonunda albümün RN’un bugüne dek devam ettirdiği haysiyetli çizgiye çok uygun düştüğünü belirtmem gerekli. Tertemiz bir prodüksiyon, tadında kullanılmış vokal kırıntıları, sürükleyici elektronik dokular ve minimalist bir arka plan dahilinde ilerleyen albüm, yılın en iyi elektronik işlerinden birini imliyor. Uykuyla uyanıklık arasındaki gri alanın işitsel yansımalarını içeren bir atmosfer yaratmayı amaçlayan çalışmada ambient vurgusunun ön plana çıktığı parçaların sakinleştirici etkisi yadsınamaz. Sarmalayıcı minik melodiler eşliğinde yaratılan minik ses kümeleri ortaya leziz bir atmosfer çıkarıyor. Her Raster Noton işinde olduğu gibi burada da her türlü işitsel kirlilikten arındırılmış saf bir elektronik müzik geçiti bekliyor dinleyenleri. Sektirmeyiniz!

Kontra Plak Adres: Tomtom Mah. Yeni Çarşı Cad. 60/A 34433 Beyoğlu, İstanbul www.kontrarecords.com
okan@kontrarecords.com