Özne ve İktidar
Tayfun Polat
Michel Foucault’nun Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan “Seçme Yazılar” dizisinin 2. kitabının adı, Özne ve İktidar. Altında her ne kadar benim imzam duruyor olacaksa da; aslında bu kitaptan alıntılar oluşturacak yazıyı. Az biraz ilgi oluşturur da kitabı okuyanların sayısı artarsa, erk mevzusunda daha açık kafayla ve geniş perspektifle düşünenlerimizin de sayısı artar diye bir umudum var.Foucault’nun ana çalışma alanı “özne”dir. Özneyi, Fransızcadaki ikinci anlamıyla, yani tabi olan olarak ele alır ve öznenin nesneleştirilmesi üzerine kafa yorar. Özneyi tebaalaştıranın iktidar olduğu kabulüyle özne iktidar ilişkisini inceler. Foucault’ya göre iktidar; “Bireyi kategorize ederek, bireyselliğiyle belirleyerek, kimliğine bağlayarak, ona hem kendisinin hem de başkalarının onda tanımak zorunda olduğu bir hakikat yasası dayatarak doğrudan gündelik yaşama müdahale eder. Bu, bireyleri özne yapan iktidar biçimidir. Özne sözcüğünün iki anlamı vardır: denetim ve bağımlılık yoluyla başkasına tabi olan özne ve vicdan ya da özbilgi yoluyla kendi kimliğine bağlanmış olan özne. Sözcüğün her iki anlamı da boyun eğdiren ve tabi kılan bir iktidar biçimi telkin ediyor.”
Bu yaklaşımdaki iktidarın tabii ki en büyük uygulayıcısı devlettir. Devletin iktidarının gerçekleştirilmesinde ve sürekli kılması iki doktrinle formüle edilmiştir; Devlet Aklı ve Polis Teorisi. Devlet aklı; devletin yüce çıkarları için politik eylemlerini kendiliğinden meşru sayan ve kutsal bir tartışılmazlık sağlayan rasyonalitedir. İlahi, doğal ya da insani yasalara göre bir yönetim sanatı değildir. Dünyanın güzel düzenine saygı göstermez. Devleti, gücüne uygun olarak yönetmektir ve amacı geniş kapsamlı, rekabetçi bir çerçeve içinde bu gücü arttırmaktır. Polis Teorisi (burada bizim gündelik yaşamda kullandığımız “polis”in anlamından farklı olarak, sözcüğün Yunanca kökenindeki devlet anlamını almak gerekiyor. Bir ilin sınırları içinde yaşayan insan topluluğunun oluşturduğu bütün. Ki aynı kökten gelen politika da bu bütünle ilgili olan anlamını taşır) ise; hem devletin iktidarını pekiştirmesini ve gücünü sonuna kadar kullanmasını sağlayan kurum, hem de yurttaşlarının hayatta kalma, yaşam ve yaşam koşullarının iyileştirilmesini sağlayarak mutlu kılmak zorundadır. Yani bireylerin yaşamlarındaki ögeleri denetlemek, geliştirmek ve böylece devletin gücünü pekiştirmek, Polis Teorisi’nin özüdür.
Yine de, Foucault özne iktidar ilişkisinde “Devlet

“Sonuç olarak şu söylenebilir,” diyor Foucault; “Günümüzün siyasi, etik, toplumsal ve felsefi sorunu, bireyi devletten ve devletin kurumlarından kurtarmaya çalışmak değil; kendimizi hem devletten hem de devletle ilintili olan bireyselleştirme türünden kurtarmaktır. Yüzyıllardan beri zorla dayatılmakta olan bu tür bireyselliği reddederek yeni öznellik biçimlerine geçerlilik kazandırmak durumundayız.” info@kargamecmua.org