MATTHEW E. WHITE: Elebaşı
Utkan Çınar
İtiraf etmem gerekirse 2012’de tüm otoritelerin pek beğendiği Big Inner’ı yayınladığından Matthew E. White’ı nereye koyabileceğimi bilememiştim. Her türden aldığı öğeleri biraz özensizce şarkılarına serpen bu hafiften peltek şarkı yazarı ile şüphelerim vardı. Boyundan büyük işlere kalkışmıştı sanki. Albümü de çok döndürmemiştim. Gelgelelim 2. denemesi Mart ayında ayında yayınlanan Fresh Blood ile bana, yapması gerektiği gibi, kendini kanıtladı.Matthew Edgar White, ailesinin etkisiyle Hristiyan inancıyla Virginia’da büyümüş ve hâlâ da oradan kendi kurduğu Spacebomb Records’dan bizlere seslenen biri. Bir ateist olarak son zamanlarda bu sayfalarda yazdığım Damien Jurado, Hiss Golden Messenger gibi şarkıcı / şarkıyazarlarının da inanç dünyasının geniş olmasıyla hafif bir kıllanma hissetmiyorum değil. Tabii sonuçta kimin umrunda. White sadece bir müzisyen değil. Kafasında gayet net planları olan ve sadece albümleriyle değil plak şirketiyle de Amerikan müzikal paletine damgasını vurmaya başlamış bir lider. Etrafında oluşturduğu kitle ve onları toparlaması yanıyla da (tipiyle de belki?) bana Jerry Garcia’yı hatırlatıyor. Spacebomb’un White’ın dışında da sanatçıları var. Bunlardan ilk öne çıkanı Natalie Prass oldu. Kendi adını taşıyan debütü bu sene yayınlanan Prass’ın albümü de gayet iyi kaydedilmiş bir yapıt. Ancak Prass’ın vokali sanıyorum ki çoğumuz için sorun teşkil edecektir. Gene de Spacebomb camiasının iyi müzik çalabildiği ve kaydedebildiğini kanıtlıyor. Ortam, müzik yapma şekli olarak ilginç. Matthew E. White’ın liderliğini yaptığı Spacebomb’un kadrolu bir grubu, kadrolu bir nefesli ekibi ve kadrolu bir korosu var. Ayrıca tasarımcıları ve prodüktörleri de. Prass’ın dışında pek güzide bir kolektif olan Gayngs’dan hatırlayabileceğimiz Grandma Sparrow ve Howard Ivans da buradan albüm ve EP’lerini yaynladılar. Ivans gene Gayngs sularında R&B tatları yakalarken, Grandma Sparrow daha deneysel, müzikal-vari bir albüme imza attı. Hepsinin ortak yanı çok iyi çalınmış ve kaydedilmiş olmaları. Hem modern hem de gelenekseller. Sanırım bu kadrolu ekiplerin beraber çala çala sahip oldukları alışkanlıklar fikirlerini ortaya koyarken onlara büyük kolaylıklar sağlıyor.
Gelelim White’ın yeni albümü Fresh Blood’a. Genel anlamda, teşbihte hata olmaz, soul’u tarzına Kurt Wagner’ınkine (Lambchop) benzer bir şekilde eklemliyor. Albümün ilk kırkbeşliği “Rock n’ Roll is Cold” The Velvet Underground’a bolca göndermesi olan ve rock n’roll, gospel ve R&B’nin algılanışı üzerine matrak bir şarkı. Katolik Kilisesi’ndeki çocuk tacizleri üzerine “Holy Moly” ve yakın zamanda kaybettiğimiz Philip Seymour Hoffman anısına “Tranquility” de öne çıkan şarkılar. Manidar şekilde “Vision” da oldukça başarılı. White’ın Curtis Mayfield sevgisini bu şarkıda rahatlıkla hissedebiliyoruz. Kapanıştaki pek keyifli “Love is Deep”te ise hayranı olduğu Stevie Wonder ve Marvin Gaye’in isimleri de geçiyor. Albümün genel havası White’ın sakin ve sessiz vokaline yataklık etme uğraşında olduğunda çok yumuşak bir dokuya sahip. Ama bunu da yapmak zordur. Kadrolu ekip Cameron Alston, Trey Pollard ve Pinson Chanselle gayet iyi ş çıkarıyorlar. Henüz (!) 32 yaşında White. Zamanla mizah duygusu daha da gelişecektir. “Rock n’Roll is Cold”da duyduğumuz gibi ilginç bir ironiye evrilebilecek sözler ve müzik ondan daha limitlere gidebilecek, yenilikçi işler bekleyebileceğimizi düşündürüyor bize.
Spacebomb Records Virginia’da iddialı bir deneye imza atıyor. Sürekli aynı ekiple albümler yapmak devamında tekrar sorunu yaratır mı şimdiden bir şeyler söylemek zor. Ekibe katacakları yeni şarkı yazarları ile büyüyebilirlerse, (Bon Iver, Megafaun gibi iyi ekiplerle yakın ilişkideler) Amerikan müzikal tarihinde önemli bir yere sahip olacak bir oluşumdan söz ediyoruz demektir. Şimdilik size sayfalarında gezinip müziklerini dinlemeyi öneriyorum.
khgv@hotmail.com