T-ERK U Z-ERK
Alper Bakıner
T-ERK
Beni yersiz yurtsuz bilmeleri normal. Oysa uykunun en tatlı kısmında yavaşça yastığa süzülen salyalar gibi saçlarımın uçları. E her yastığın bir yeri yurdu var. Bu durumda benim de: UnkapanıaltıncıçöpkonteynerCblok. Ve sınırlarım var. Karşımda saçlarım gibi döküm döküm çinko. Paslanmış. Bu haliyle nesini koruyacaksa kentsel dönüşümün. Arkamda altıncı blok. Müzik gibi, çay gibi demli. Solumdan arabalar sağıma arabalar köprü gibi vıjjjj! Kafam beton. Gibi.
Hadi Mahmut, hadi koyacam kafayı vereceğin bir plastik tas pilav biraz nohut... yağı yine çok gelmiş kime yaptırıyosan artık pislik!
Mahmut yine konuşacak abi köpek vardı köyde na bu kadar. Abi bu arada pislik? Yavaş be abim para da vermiyon zaten.
Bi sus artık lan!
--------------------
Mahmut bütün bu şehir gibi sonradan gelmiş konmuş üstüme. Ben kaçırmışım bunu yine, sızmışım, siktir salyalarım süzülmüş. Balın akmış diyolardı bütün bu şehir gelip konmadan önce. Şimdi bunların hepsi saçlarım. Rasta. Gözlerim yeşilmiş, hâlâ yeşil. Oğlum çok yakışıklıymışım lan. Şimdi bunların hepsi hasta. Geçip duruyolar vıjjjj... Geçmesinler, benimdi buraların hepsi, hâlâ benim.
Mahmut hadi sabahın dördü, kenarına koyim yapacağın işin.
Abi sana ne saatten?
O diil de bana ne sabahtan. Hangi birini terk ettim, ilk saati mi, sabahı mı? Hepsinden geçtiysem bu ceket niye üstümde.
Abi al diyor Mahmut ceketinin hatırına. Ceketimin hatırına.
Abi ormana gittiydik yine çor çocuk. Biz hep giderdik ormana. Na bu kadar mezarlar vardı. Dedeler, büyük dayılar büyük. Biliyor musun Lice’nin ormanı başkadır.
Başkadır diyorum. Kesin.
Biz hep pervane olurduk etrafında o mezarların. Hep pervane olurduk ama ilk o gün gördük be abi.
(Ben bir milyonuncu kere dinliyorum)
Galiba şu geçeni de milyonuncu kere görüyorum. Bu arabalar birbirinin aynı mı lan yoksa?
Mahmut hikâyesinin en darallı yerine gelmeden nefes alıyor. Nefes dediğim de dingilin birine pilav döküyor. Onu nefes sanıyoruz; ben, dingil, Mahmut.
Sonra başlıyor yine... abi o yeni açılmıştı galiba... dayının birini gömmüşler sanırsam... neyse çukur olmaz normalde orda ama... biz bakıyoz çor çocuk... işte o köpek na bu kadar... önce o çıktı... ağzı biraz kırmızı... bi de bi şey var... neyse ikincisi çıkıyor... sonra üçüncüsü... ağızlarında bizim dayı... Allahtan bu kadar, başka yok şimdilik.
Kes lan, tamam diyorum devam ediyor.
Önce o köpek vuruldu jandarma köye geldiğinde ve sıkmaya başladığında tartartarrrrrr. Allah varrrrr... Ben bilmişim onu köyün muhtarıdır. Köpeklerin şahıdır. İlk o ölecekti tabii sarı sarı...
--------------------
Tezgâha bakıyorum, rabbim çok şükür az bi pilav kalmış. Geri kalan naneden de az biraz. Bugün de doyduk Unkapanı. Gel Mahmut diyorum el ense. Gel diyorum, bize bi şey olmaz.
O muhtar buraya. Bu caddeye giremez lan!
Z-ERK
Bu ceketi bana onbeşinci doğum şeyimde almışlar. Bu sebepten biraz bol geliyor. Bi de bakış almış anacığım kaç para. Kesin yakışır diyor. Bu kısmını rüyamda görür dururum. Onbeşinde tam gelen ceketiyle mahmutlardan azade, bakıyorum. Arabaların hepsi benim.
Ceketse kırmızıydı tam sahnelik. Geçtiği yerde ışıklar yanıyordu bir bir. Sahibinden full sensörlü tam otomatik metropol. Sahibinden diyorum alooo!
Bu ceket ne ara siyah oldu lan Mahmut?
Abi diyor bilmem. Ama vaktidir, yat artık ve o galiba köpekti ve sanırsam köpekti, sanırım değildi muhtar. Kapatayım artık tezgâhı. Sabahın... neyse.
Şimdi yine milyon yılda bir geçecek arabalar. Yatamayacam yine basacak rüyalar. Biraraya gelecek köpekle anacığım. Köpek ceket alacak anamı sorma gitsin. Gitsiiiiiin!
--------------------
Tam bu kısmıdır, tam bu satırdan bakıyolar ya lan bize. Aç müziği Mahmut bakıyolar... Geçtiğim sayfalarda ışıklar yanıyor bir bir. Kim söyleyecek lan tersini bu geçtiğim sayfalar da benim!
--------------------
Uzanıyorum ortopedik full aksesuvar yirmi iki yaşıma. Kadın (o sırada elli buçuk yaşlarında) görelilik kuramı diyor, gün olur size de lazım olabilir. Gözlüğünün üstünden bakıyor (gözlüğükırmızıçerçeveliköşeli) diyor bir gün size siz lazım olabilirsiniz. Fakültenin duvarları inliyor.
Mahmut yanıma, köşeye, yarım göt sığışıyor. Artık merdivenimin üçüncü yatamağındayım. En son teknolojiyle sırasına yerleştirilmiş ve ikinci ve dördüncü ve Haliç manzaralı. Haliç’e güneş nazlanıyor.
Abi diyor, yemmin ederim ben yaptım pilavı.
Anam öbür köşeye, onbeşime oturuyor tam teçhizat.
Oğlum bu ceket seni kral yapacak be diyor.
Unkapanı’ndan kralınız sesleniyor Rasta!
Bu ceket seni kral yapacak!
Bok yapacak! albertos_t@hotmail.com