MERCEK


Üç Dilde Gâvur Mahallesi – Mıgırdiç Margosyan – Aras Yayıncılık

“Yazılarımda bizim oraları anlattım, gördüğüm ve yaşadığım gibi. Tipleri ve adlarını hemen hemen aynen verdim, değiştirmeden,oldukları gibi. Onlardan, o bacolardan, o dayılardan, o amcalardan çoğu öte tarafa göçmüşlerdir. Adları, hatıraları, biraz da bu satırlarda, bu kitaplarda yaşasın...” Mıgırdiç Margosyan

Margosyan’ın Gâvur Mahallesi isimli öykü kitabı Ermenice, Kürtçe ve Türkçe olarak yeniden basıldı. 1938’de Hançepek’te (Gâvur Mahallesi) doğan Margosyan gelenekleri, değerleri, kederleri ve sevinçleriyle Anadolu’nun çeşitliliğini anlatıyor öykülerinde. Diyarbakır’a renk veren, Ermenisi, Süryanisi, Keldanisi, Yahudisi, Yezidisi, Türkü ve Kürdüyle…


Kardeş Türküler – Çocuk (H)aklı – Kalan Müzik

Kardeş Türküler yeni albümlerinde Arto Tunçboyacıyan’la bir araya geliyor. Hrant’ın öldürülüşünün 40. günündeki anmada tanışmalarının ardından 2009’da Arto’nu bestelediği “Haydo” isimli şarkı Kardeş Türküler’le Arto Tunçboyacıyan’ın ilk ortak çalışması oldu.

Haydo, küçük bir Ermeni çocuğun ismiydi, annesi ile babasının umut ışığıydı Haydo. Her sabah olduğu gibi o sabah da, pınardan kaynayan buz gibi suları testilere doldurup evine getirmek için dağdaki pınarın başına gitti. Fakat aradan saatler geçti, Haydo geri dönmedi; çünkü pınarın başında vurulmuştu küçük Haydo, oracıkta yummuştu hayata gözlerini.

Diyarbakır'ın Lice ilçesinde, koyunlarını otlatırken resmi açıklamaya göre “sahipsiz” bir bombanın bedenini parçalaması sonucu hayatını kaybeden küçük Ceylan gibi… “Güvenlik güçleri”nin silahlarından çıktığı tespit edilen on dört kurşunla hayatını kaybeden Mardin Kızıltepe'li on iki yaşındaki Uğur Kaymaz gibi...

Kardeş Türküler, çocukların kendi dili, inancı, umuduyla büyüdüğü bir hayatın şarkılarıyla selam ediyor bu kez, bütün çocuklara…


Yumuşak Şehir - Soft City

Nihan Çetinkaya’nın küratörlüğünde gerçekleştirilen “Yumuşak Şehir” sergisi, 18 Haziran’a kadar, Alanistanbul’da gezilebilir. Jonathan Raban’ın Yumuşak Kent isimli kitabından yola çıkarak hazırlanan sergiye katılan sanatçılar: Alfredo Ramos Fernandez, Amandine Braci, Antonio Cosentino, Erdem Helvacıoglu, Erkin Gören, Gümüş Özdeş, Katarzyna Badach, Levent Kunt, Miriam Linschooten, Monika Bulanda, Merve Çanakçı, Neriman Polat, Nalan Yırtmaç, Murat Pulat, Pınar Ögrenci, Sameer Farooq, Sevil Tunaboylu, Sohrab Kashani, Şafak Çatalbaş, Timothée Huguet, Volkan Kaplan, Yeşim Akdeniz Graf, Zeynep Beler.

“Hayal ettiğimiz biçimiyle kent; yanılsamaların, efsanelerin, özlemlerin, karabasanların yumuşak kenti, haritalarda ve istatistiklerde, kentsel sosyoloji, demografi ve mimari monografilerinde var olan katı kent kadar, hatta belki daha da fazla gerçektir.”


 

YAYIN



George Orwell’in 1938 tarihli ve yazarın İspanya İç Savaşı sırasındaki tanıklıklarını ele alan Katalonya’ya Selam Bgst Yayınları’ndan çıktı. Yazarın milis olarak katıldığı bu faşizme karşı verilen savaşta; cumhuriyetçiler, komünistler ve anarşistler arasındaki mücadeleyi önyargısız bir şekilde anlatan kitap, yazarın 1984 gibi daha popüler romanlarının fikirsel ön safhasına da ışık tutyor. Orwell’dir, okuyun.
-----------------------------------------------------------
Versus Yayınları’nın Düşünce Dizisi’nden çıkan Proudhon’dan Deleuze’e Anarşist Felsefe Sözlüğü, anarşizmin diğer felsefelerle bağlarını, kendi içindeki tutarlılığını, birçok farklı kuramdan gelen filozofların anarşizm üzerinde ortak noktada buluşmaları ve anarşizmin 20. yüzyılın ikinici yarısındaki canlanışının kökenleriyle bağı gibi konuları ele almakta. Anarşizm bizce şu gün üzerine daha çok düşünülmesi gereken bir akım. Bu gibi yayınları da desteklemekteyiz.
 



FİLM



‘70’lerin Cleveland’inde geçen gerçek bir hayat öyküsü olan Kill The Irishman, sinemaların festivaller dışında kurak bir iklime girdiği bu günlerde öne çıkan bir yapım. Sendikacı, sahtekâr ve palazlandıkça kendi suç örgütünü kuran, gözüpek İrlandalı; şehrin tozunu atan İtalyan mafyasının can düşmanı Danny Greene’in hikâyesinde, Greene’i canlandıran Ray Stevenson oldukça başarılı. Mafyanın defalarca öldürmeye çalıştığı çılgın İrlandalı, aynı zamanda bir halk kahramanına dönüşmüş zamanında. Dönem filmi olarak da renk seçiminden, müziklerine ve kostümlerine bir hayli keyifli bir seyirlik. Filmde hafiften dubaya dönmüş Val Kilmer, her daim büyük karizma Christopher Walken ve Greene’in İtalyan yareni Vincent D’Onofrio da yardımcı rollerdeler.
-----------------------------------------------------------

Danimarka’nın süper yetenekli yönetmenler çıkaran bir memleket olduğunu biliyoruz. Nicolas Winding Refn yeni filmi Driver’la bunu sağlam kanıtlarından birini ortaya koyuyor. Pusher serisi, Bronson gibi oldukça özgün yapıtlarını sevdiğimiz Refn bu yeni filminde Ryan Gosling, Bryan Cranston ve Albert Brooks gibi Amerikalı oyunucularla çalışmış. Bir Hollywood dublörünün kendin üzerine oynanan oyunları farketmesiyle gelişen olayları konu alan yapım yılın en merak uyandıran yapımlarından. Bu film Refn’e de Cannes Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen” ödülünü de getirdi.

 

DİZİ





Rosie Larsen’i kim öldürdü? Bir cinayetten her hafta 55 dakikalık bir dizi senaryosu çıkar mı? Çıkartmışlar. The Killing, muhtemelen tek sezonluk serüvenine başlayalı 2 aydan fazla bir süre oldu. Ancak bu çok basit cinayet hikâyesi, her hafta hacimlenen karakterlerinin içine girdikçe daha fazla kapıldığımız bir dizi oldu. Oyunculukların hepsi tek tek fazlasıyla iyi. Zaten CSI kafasında bir bölümde işlenebilecek bir öyküyü bu kadar bağımlılık yaratacak bir formasyona sokabilmek için hem oyunculukların, hem de karakterlerin açılımının iyi olması gerekmiyor mu? Seattle’da sürekli yağmur yağmaktadır. Liseli genç bir kız ölü bulunur. Başka bir şehirde, evlenerek yeni bir hayata başlayacak dedektif Sarah Linden (Mireille Enos), son iş gününde davaya bulaşır ve takılıp kalır. Seattle’da belediye başkanlığı seçimleri yaklaşmaktadır ve Rosie Larsen, idealist aday Darren Ricmond’ın (Joel Kinneman) kampanya araçlarının birinin bagajında bulunmuştur. Rosie’nin ebeveynleri normale dönebilecek midir? Dört dörtlük bir gizem kurgulamışlar.
 

ALBÜM




Beastie Boys’un uzun zamandır beklediğimiz yeni çalışması Hot Sauce Committee Pt.2 tüm beklentileri karşılayarak yayınlandı. Aslında Pt.1 olarak 2009’da yayınlanması beklenen albüm Adfam Yauch’un kanser tedavisi nedeniyle rafa kalkmıştı. Pt.1’ın hâlâ yayınlanma ihtimali var. Pt. 2 zamanında elimizde. Şu ana kadar Beastie’lerle ilgili sevdiğimiz her şeyin bir karması olan albümde grubun enstrümental çalışmalarından da örnekler var. Ünlülerle dolu yarım saatlik bir filmle tanıtıma yapılan (YouTube’e “fight for your right revisited” yazınız) çalışma için arşivinizde göz önünde bir yer ayırın.
-----------------------------------------------------------
Wild Beasts 2009’daki Two Dancers isimli ikinci albümlerinden beri radarımız ve CD çalarlımızda dönüyor. Arayı fazla soğutmayan İngiliz indie popçular gene oldukça başarılı bir çalışma olan Smother’ı yayınladı. Hayden Thorpe’un nev-i şahsına münhasır vokalleri ve grubun giderek olgunlaşan soundu Smother’a yılın en iyi işlerinden biri şerefini kazandırıyor. Wild Beasts önemli bir grup ve içimizden bir ses daha çok güzel şeyler yapacaklarını söylüyor.
-----------------------------------------------------------
Erika M Anderson yani EMA, Los Angeles menşeili Gowns’dan tanıdığımız bir isimdi. İlk solo çalışması Past Life Martyred Saints’ı geçtiğimiz günlerde yayınladı. Aniden kültleşen çalışma Kaliforniya’lı indie tarzının en başarılı örneklerinden biri. Kendisine Patti Smith referansı verebiliriz ama ondan çok daha geniş bir vokal çeşitliliğine sahip biri EMA. Kesinlikle ilgiyi hak ediyor.
-----------------------------------------------------------
Bad Seeds’in yıllanmış adamı Mick Harvey, Nick Cave ile ortaklığını bitirdiği 2009’dan beri ilk solo çalışması olan Sketches From The Book Of Dead’i yayınladı. Harvey’nin 1995’te başlayan solo kariyerinin 5. albümü olan çalışma yetenekli müzisyenin kalitesine yakışır nitelikte. Avustralyalı sanatçının prodüksiyon ve aranjman tecrübesi de her yerde hissediliyor. Harvey’nin albümleri zamandışıdır. 10 yıl önce, bugün veya 10 yıl sonra keşfedebilir ve hâlâ etkilenebilirsiniz. Biz söyleyelim de…
-----------------------------------------------------------
Danimarka elektronik müzik grubu WhoMadeWho 3. albümleri Knee Deep’le ortamlarda kalan en baba elektronikçilerden olduklarını kanıtlıyorlar. Indie camiasında da oldukça seveni olan üçlünün Hot Chip, Soulwax gibi isimlerinin ekseninde seyreden yolculuğu bu kısa albümle devam ediyor. Abartmayan synth’lerle düzgün kafalar arıyorsanız WhoMadeWho size göre.
-----------------------------------------------------------
Fransızca’daki bruit (gürültü) ve debris (enkaz) kelimelerinin birleşiminden ismini alan Débruit yani Xavier Thomas’ın, Ekim ayındaki Türkiye ziyaretinin sonucunda Şiş Süpriz isimli bir EP çıktı. Glitch–Hop ve zurnanın birleşimi veya modern Hip Hop altyapılı sanat müziği duymak isterseniz işte o albüm bu albüm. Darbukaların da bolca dolandığı yapım belki çok dışarıdan bir bakış açısı ama kulaklarınızı açın, ne bileyim…

 

ETKİNLİK


Dünyanın en çok kişiye ulaşan ultra kısa film festivali Art by Chance, 3. kez şehre düşüyor. Bu yılki teması “değişim” olan festival 13 Mayıs - 13 Haziran tarihleri arasında yine tüm şehir sakinlerinin günlük hayatlarında karşılarına çıkarak, hayatın monotonluğunu üzerlerinden alıyor. Günlük yolculuklarınız sırasında karşılaşacağınız ekranlara göz atmayı ihmal etmeyin! 40 ayrı ülkeden gönderilen 643 ultra kısa filmin arasından uluslararası jürinin seçtiği 23 film, havaalanı, alışveriş merkezi, metro ve tren istasyonu, üniversite kampüsü, spor salonu ve hastane gibi halka açık alanlarda her an, ansızın karşınızda. Ayrıntılı bilgi için festivalin web sitesi turkey.artbychance.org