KOMPİLE KARGA 6: CANLI Çıktı


Halil Karakuyu

Bir yıl eksikle 2009 yılından itibaren derlediğimiz Kompile Karga serisinin 6.’sı çıktı. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Canlıkarga konser serisindeki performanslardan derlenen albüm hakkında oturup kendimiz bir şeyler yazmak istemedik. Mizahi uslûbunu severek takip ettiğimiz Halil Karakuyu’dan bir albüm değerlendirmesi yazmasını istedik. Halil, ne iyi ki, kırmış geçirmiş. Kimseye amenna demeden yazacağına emindik. Kimse de alınmasın. Sözü ona bırakmadan önce albümdeki tüm kayıtları alan, çoğunu miksleyen, seçen, mastering’i yapan, albümün prodüktörü Rammy Roo’nun ismini zikretmek isteriz. Kulaklarına sağlık. Diğer bilgilere albümü indirince sahip olacaksınız zaten. Kompile Karga 6: Canlı da Karga kolonisi imece üretimidir. Para ile satılmaz. Ve canlikarga.bandcamp.com adresi üzerinden (önceki albümlerle birlikte) ücretsiz indirilebilir.

Okumayı sökmüş sevgili insanlar. Karga’nın yayınladığı toplama albüm serisinin halihazırdaki son halkası olan Kompile Karga 6: Canlı, 18 Ekim itibari ile yayınlandı. Mekâna damsız girilemediğine dair efsaneye inanan ve bu sebeple içerideki insanlardan ziyade sadece kapıyı kesip yürümeye devam eden müzikseverler için hazırlanan albüm, 18 adet şarkı ile bağımsız müzik sahnemizden bir kesit sunuyor. Serinin bir önceki ayağında ortaya çıkan “Ter kokulu stüdyo kayıtlarını bir kenara atıp sadece kargART’ta gerçekleştirilen performansları yayınlıyoruz” mantığı ile oluşturulan “6: Canlı”, önceki yılların aksine pop (?!) yoğunluğunu kaybedip deneysel (!?) işlere daha da fazla yer verir olmuş.

A ve B yüzlerinden oluşan toplamanın ilk yüzü pop yoğunluğu daha az kayıtlardan oluşuyor. Olgun Açar Quartet ile açılış yapıp 11’ 52” boyunca ince ince cazı zerkeden albüm, küçük bir hile ile 123’ten “Bi Şey Var Ki/Drill” potporisine geçiş yapıyor. Potporilerin kaçınılmaz olarak verdiği düğün salonu havasını yok etmek için Gülün - De Raymondi - Allulli Trio’nun musique concrète esintili müziği ve sonrasında İtalyan Korku Sineması / Vintage Danimarka Pornosu soundtrack’lerinden tanıdığımız Alpman & The Midnight Walkers devreye giriyor. Daha fazla ilgi çekmesi gerektiğine inandığımız genç gruplardan Skata’nın uyumsuz ama seyircilerin bile alkışlarıyla ritm tutmak zorunda kaldığı groovy müziği ile devam eden ilk yarı, Volkan Ergen Inferno ve Gülşah Erol’un isimsiz ya da ismi “İsimsiz” olan çalışmasının ardından Akira Sakata ve konstruKt ile kapanış yapıyor. 6 aylık bir bebekken doğduğu şehre atom bombası atılan free jazz ustası Sakata ve Korhan Futacı’nın kafalarına göre saksafon üzerindeki metal şeylere bastıkları peformans, sizi temin ederiz ki Toyota kamyonet arkasında Rakka’da geziyormuşsunuz gibi hissettirecek. Free jazz ile yegâne tanışıklığı, Serra Yılmaz’ın ulusal bir kanalda sistematik olarak begonya ve vitray kelimelerini sıralaması olan güzel ülkem için güzel bir kapanış.Albümün ikinci yüzü ise daha akılda kalabilecek, vokallerin neredeyse tamamında anlaşılabilir ve eşlik edilebilir olduğu, içerisinde nakarat bile duyabileceğiniz şarkılardan oluşuyor. Dilara Sakpınar’ın halkımızı İngiliz dilinin olmazsa olmaz sesi “th”nin doğru telaffuzu konusunda bilinçlendirmek için giriştiği solo projesi Lara Di Lara ile açılan albüm, daha sonra ülkenin sayılı psych-shoegaze gruplarından Ponza’nın “Iceberg”i ile devam edip İngilizce’ye son veriyor. Bu dramatik hareketi pekiştirmek ve Yenikapı Ruhu’nu anmak adına “Kaybad Türküsü” ile karşımıza Nekizm, “Kaybedince anlıyor insan,” diyerek adeta bir demokrasi dersi veriyor. Yılın (şüphesiz) en büyük event’i olan Yenikapı Mitingi tarihimize ve hafızalaramıza şimdiden kazındığı için istemsiz olarak bir sonraki parçayı da buna yorduk: Can Güngör’ün “Ağustos’ta Akşamüstü”nü tam da 7 Ağustos’ta, 20.22 gibi akşamüstü sayılabilecek ve prime time sınırları içerisinde vuku bulan bir zamanda sahneye çıkan büyük demokrasi âşığı için seslendirdiğini düşünüyoruz. Peyk’in geceler boyu gitar çalıp “Karnım Aç” diye varoluşsal ağlamalarını da açıkcası yanlış kariyer planlarına bağladık; çünkü ne kadar “yine aynı yere döndün bak” deseler de ekonomimiz süper ve biz bu yolun bir yere varacağına eminiz.

Albümün ikinci yüzünün geriye kalan kısmı logaritmik olarak artan “pop” havasını Selin Sümbültepe ve Burcu Tatlıses’in performansları ile tepeye çıkarıp yerini Ahmet Ali Arslan’ın bendirli mendirli “Aç Zülfünü”ye ve sonrasında Ankaralı reggae grubu Komik Günler’e taşıyor. Bağımsız müzik sahnemizden bir kesit sunma amacı ile ortaya çıkan albüm, belki de son yılların en hayırlı işini yaparak Kaç Canım Kalmış isimli grubumuza düzgün bir kayıt alma olanağı da sunmuş. Adeta bir “hi-hat adlı davul kiti elemanını hangimiz daha yaratıcı kullanacak” yarışına dönen albüm şaşırtıcı bir şekilde içerisinde öklid uzayında çalınmamış bir hi-hat bulunduran Kim Ki O ile kapanıyor.

Albüm boyunca duyabileceğiniz dengeli ve tutarlı kayıtları, Karga’nın kendi ekipmanlarını kullanması için her bir müzisyenin kafasına vurarak sağlayan Rammy Roo’ya teşekkürlerimizi iletiyoruz. Bol gürültülü, ama kulağınızı yormayan, akıp giden bir kayıt. Siz de bizim gibi Karga’ya girmekte zorluk çekiyor, fakat hâlâ ülkedeki “değişik” işleri dinlemek istiyorsanız size Kompile Karga 6: Canlı’yı dinlemenizi tavsiye ediyoruz. hckarakuyu@gmail.com