Yapmaya Devam
Tayfun Polat
Mecmuanın editoryal sayfasında, yazıların bazısında, satır aralarına çok yazdım bunu; “Yapmaya devam”. Önceliğimiz hep bu oldu. Ortaya bir şeyler koyacaksın önce dedik. Hata olur, eksik olur... Bunları düşünür, tartışır, eleştirir düzeltirsin. Ama önce yapmak gerekiyor. Zaten yaptıkça yaptıklarımız fark edilir. Yapmakta ısrar ettikçe birbirimizi buluruz. Sayımız artar...Seçimler toplumsal bir odaklanma yaşatıyor doğal olarak. Ama seçim öncesinde, Mayıs sayımızda “2023” dosyasını yapmak istmemizin sebebi mevzunun seçimle bitmeyeceğiydi. Bir perspektif geliştirmeye çalıştık. Orada da vardığımız sonuç aynı oldu, yapmaya devam.
“Devam etmek” ise bir süredir muhabbetlerimizde konuştuğumuz esas konu. Gezi öncesi tatsız tutsuz ve çokca umutsuz olan hayatlarımızda, Gezi’den beri koro halinde “Bu daha başlangıç,” diyoruz. “3. Dalga”yı keşfettikten sonra yıllardır fikri takibini yaptığımız konuların başında içinden geçmekte olduğumuz girdabın, dönüşümün etkisinin bizleri nasıl bir dünyaya, sisteme evirdiği geliyor. Yeni bir dünyaya doğru farklı ve kolektif bir bilinçlenmeyle yürüdüğümüzü sürekli görüyoruz. Ve artık mücadelenin bir yaşam biçimi olması gerektiğinde hemfikiriz. Yeni bir yaşam inşa etmeye devam etmeliyiz.
Mecmua sayesinde tanıştığımız, mecmuaya defalarca katkılarda bulunmuş dostumuz Zafer Yalçınpınar’ın bir lafı vardır; “Haklılığın inadı”. İnat mesafeli durulması gereken bir sözcük aslında. Süperegoyla, bakış açısı kıtlığıyla, temelsiz davranışla yanyana durabilir. İnsan kendini haklı görse bile inadı haksız olabilir. Burada devreye başka bir eylem dahil oluyor; sorgulama. Kendini, çevresini, dünyayı, sistemi, yaşamı sorgulayan, bunu salt kendince değil, kolektiviteyle, başkalarıyla temas halinde yapan bireyin haklılığında inat etmesi kadar doğal bir kazanım olamaz.
Yaşamımızı siyasete dönüştürmek zorundayız dedik bir de Mayıs sayısında. Ekolojik mücadele, doğaya dönüş, doğal beslenme, dayanışma, her türlü ayrımcılığa karşı olma, komünal yaşam formları, göçmen yaşayanlar, yeni sınıf mücadelesi ve prekarya, paradigmanın değişimi, düşünce özgürlüğü, yeni bir nesil yetiştirme, takas ekonomisi, forumlar, kent bostanları, yeryüzü sofraları, savaş karşıtlığı, sivil itaatsizlik, şenlik, paylaşma, yardımlaşma, vicdani red, cinsel özgürlük, sürdürülebilir enerji, doğal tarım, eğitim ve sağlık reformları, kapitalizme ve kalkınmacı ekonomilere karşı olmak... Saymakla bitmeyecek ortak mücadele alanımız ve bu alanların hepsinde ortak kazanımlarımız var. Hayatımızın her anında siyaset yapıyoruz aslen. Aktivist de olsak, pasifist de olsak. Her seçimimizin siyasi bir karşılığı var. Dolayısıyla, yapabileceğimiz tek şey; devam etmek.
,***
Mecmua tayfası ve çevresi olarak konuşup tartıştığımız, nihayetine yaptıklarımız özetle bunlar. Son sözü kendi adıma söylemek istedim. Sevenim arttı son yıllarda. Fikir soranlar, kimi konularda bana danışanlar var. Hiç kendimi birinin yaşamına, üretimine müdahil olacak, ahkâm kesecek yerde görmedim. Çoğu zaman içgüdüsel olarak kendi bildiğimi yaptım. Bazı konularla meşgul olma konusunda da ısrar ettim. Aslında başka da hiçbir halt yapmadım. Bana herhangi bir konuda fikrimi soranlara -konu yaşamına ait bir karar da olabilir, yaptığı müzik de- genellikle aynı şeyi söylediğimi fark ettim geçenlerde. “Doğru bildiğini yapmakta ısrar edeceksin.” tayfunpolat@hotmail.com