Rusya 2018: Defolu Favoriler


Utkan Çınar

kargamecmua’nın ömrünün 3. Dünya Kupası’nda gene geleneksel tahmin zamanımız geldi. Bu tahminler genelde hiç tutmasa da (2010’da İngiltere – Arjantin finali düşlemişim. Yarı finale bile çıkamadılar, 2014’te ise Brezilya-İspanya finali demişim; İspanya grupta elendi, Brezilya’nın başına gelen 7 şeyi hatırlatmama gerek yok herhalde) yine de kupa sırasında kılavuz olabileceğini umduğum bir değerlendirme yapmaya çalıştım. Tahminler boşa çıktıkça gönül rahatlığıyla eğlenebilirsiniz benle. İşin zevki orda.

Bu Dünya Kupası’na damga vuracak olan bir oyuncu değil de yeni teknoloji VAR (Video Yardımcı Hakem) olacağı şimdiden kesin gibi. Geçen sene İngiltere’de FA Cup ve Almanya Ligi’nde “denenen” system, hakem hatalarını azaltma iddiasında olsa da sonuca varılma yavaşlığının işin bütün zevkini kaybettirdiğine dair eleştiriler boldu. “Hakemler her pozisyonda VAR’a başvuracak mı?”, “Hepsinde başvurmayacaksa bunun kararını verirken de hata yapmış olmayacaklar mı?”, “Biraz soru işareti olan her gol ve penaltı pozisyonunda 5 dakika VAR mı bekleyeceğiz?”, “Maç süreleri böylece ne kadar uzayacak?” gibi bir sürü sorunun cevabını bulacağız bu kupada. Kanımca VAR’ı bu kupadan sonra bir daha görmeyeceğiz. Zaten Şampiyonlar Ligi bile seneye geçmeyi reddetti bu teknolojiye. Futbolcular nasıl gol kaçırıyor, kaleciler hatalı gol yiyorsa (sana bakıyorum Karius, yaktın bizi) hakem de hata yapacaktır. Bu kurumun güvenilir olması hatalara da hoşgörüyle bakılmasını sağlayacaktır. FIFA güvenilir mi? Hayır, ama işte o güveni de kazanmalılar bi zahmet.
 
Kupada kanımca bolca favori ve kaliteli başaltı takımları var. Bu da şimdiden tahmini oldukça zor hale getiriyor. Son şampiyon Almanya’dan başlayalım. ’58-’62 Brezilya’dan beri hiçbir ülke ardarda 2 kupa kazanamadığı için Almanya’yı buradan eleyebiliriz. Bunun yanında harbiden de o dönemki sağlamlıkları yok. Lahm’ın yerine Kimmich gibi harika bir oyuncuya sahip olsalar da yavaş ve hataya açık Hummels ve Boateng (ki bu Boateng’in Euro 2016’da voleybolculuğa kalkışıp takımını yaktığını hatırlamalı), hâlâ Gomez ve henüz kendini kanıtlayamamış “hassas” Werner ile forvet hatları da sorunlu. Mesut iyi bir dönem geçirmiyor. Almanya 2006’dan beri her kupada ilk 4’e girdi. Bu seri bu kupada son bulabilir.
 
Kâğıt üzerinde en güçlü takımlardan Brezilya ise 2014’te evlerinde yaşadıkları hezimeti toparlamak için buradalar. Bunu da finalden aşağısı kesmez. Çin’den gelip Barcelona’da yeniden doğan Paulinho, Real Madrid’de süper işler yapan Casemiro ve Marcelo, Manchester City’nin görünmez kahramanlarından Fernandinho, Coutinho, Firmino, Willian derken hakkaten de boşu olmayan bir takım. Soru işaretlerinden biri Man City’de orta karar bir sezon geçiren Gabriel Jesus’un gol katkısının ne olacağı ve tabii ki takımın yıldızı Neymar’ın sakatlıktan ne kadar iyi döneceği ve sezon boyunca yaşadığı saha dışı mental sorunların onu ne kadar etkileyeceği. Kanımca Brezilya Neymar’sız bile yukarılara çıkacak güçte. Ama iyi bir Neymar’la da kupanın favorsi.
 
‘98-’06 döneminden sonra yine harika bir kuşak yakalayan Fransa için “3. onbiriyle de çıksa kafaya oynar” yorumları yapılıyor. Bu gayet abartılı olsa da oldukça güçlü bir kadroya sahip olduklarını kabul etmeli. Bu isimler arasında kendilerini kanıtlamış yıldızlar Griezmann ve Kante takımın taşıyıcıları olacaktır. Ama kupa için gereken; 2 senedir vaat ettiği potansiyelin uzağında kalan ama yeteneği muazzam Paul Pogba’nın vereceği katkı. Kafası oyunda bir Pogba aynı Neymar gibi kupayı getiren faktör olabilir Fransa için. Onun dışında Mbappe’yi de es geçmemeli. Fransa’nın yumuşak karnı ise kale maalesef. Tottenham’da yıllardır çok saygın işler yapan Lloris bu sene kritik maçlarda farkını hissetiremedi hiç. Bahsedeceğimiz 5 favorinin kalecileri arasında en zayıfı. Eğer o da şansı yanında olursa Fransa Brezilya’dan sonra 2. favorimiz olabilir.
 
Arjantin’i Mayıs sayımızda genişçe yazmıştım o yüzden İspanya’ya geçiyorum. Onların da ’08-’12 arası sahneye çıkan, bir sürü “gelmiş geçmiş” değerlendirmesine konu olan takımı dağılmak üzere. Gene de kupayı alsa hiç de sürpriz olmayacak bir kadroları var. Bir kere dünuyanın en iyi kalecisi olan De Gea onlarda. Turnuvanın en tecrübeli stoper ikilisi onlarda. (Tabii Pique ve Ramos’un Katalonya referandumu sırasında politik anlamda ön planda olmaları uyumları ile ilgili soru işaretleri uyandırabilir. Ama profesyonelliklerine güvenmek lazım. Bir de Ramos kusura bakmasın ilk maçın ilk dakikasında sakatlansa dünyada kimse üzülmeyecektir.) Bunlara Alba ve Azpilicueta’yı ekleyin. Muazzam bir defans. Iniesta’nın veda turnuvası olmasının yanı sıra David Silva ve Busquets tecrübeleriyle orta sahayı tutacak, Isco, Saul Niguez ve Asensio gibi genç ama çok yetenekli isimler de dinamizm ve yaratıcılığı arttıracaktır. Esas problem hücum hattında. Diego Costa dışında bu seviyede kendini kanıtlamış isim yok. Morata’nın (ve Chelsea’den takım arkadaşı sol kanat Marcos Alonso’nun) alınmaması enteresan. İspanya her türlü az yer; atabilirse de her şey mümkün. Ama sabıkalı Diego Costa’nın yanlış zamanda göreceği bir kırmızı planları fena bozar.Gelelim favorilerimizin sonucusu olan Belçika’ya. Kağıt üzerinde af buyurun en iyi takım onlar. Senelerdir geliştirdikleri harika kuşak artık zirvesine geldi. Bakınız Chelsea’nin ve Man City’nin en iyi oyuncuları Hazard ve De Bruyne, dünya çapında bir kaleci olan Courtois, Tottenham’da hep güven veren stoperler Verthongen ve Alderweireld, “büyük maçlada yok” dense de Man Utd’nin gol yükünü taşıyan Lukaku. Mertens Napoli’de son 2 sezonda 60’a yakın gol attı. E daha Carrasco var, gene bu sene Tottenham’da en iyi sezonunu geçiren Dembele var, var oğlu var. Daha ne lazım? Eden Hazard’ın takımla uyum sağlaması lazım. Zaman zaman topu ayağına yapıştırıp kafayı eğmesi bütün akışkanlığı bozuyor. Liderliği muazzam bir sezon geçiren De Bruyne’ye vermeliler. Hazard çilingir olarak çalışmalı. Eğer Lukaku da gereken atılımı yaparsa çok bekledikleri finale çıkabilirler. Ama “buna sen inanıyor musun?” derseniz, yok derim.
 
Kupayı çok büyük ihtimalle üstte adını geçirdiğimiz 6 takımdan biri kazanacak. Bunun dışındakiler çok büyük sürpriz olur ki keşke öyle olsa. Mesela Hırvatistan. Suker’li, Prosinecki’li, Boban’lı zamanlardan sonra en iyi takımlarıyla geliyorlar. Hepsi erken 30 yaş civarlarında olan Modric, Mandzukic, Perisic, Rakitic gibi müthiş tecrübeli ve büyük maçlara alışık bir ortasaha-hücum hatları var. E Kalinic, Kovacic gibiler de fena değil. Ama defansa bakınca Lovren ve Vida stoper ikilisi maalesef bayağı heyecanı söndürüyor. Bekte Vrsaljko ise istim üzerinde, çok kaliteli bir isim. Polonya aslında Euro 2016’da çok daha ileri gidebilirdi. Ama kupayı alacak Portekiz’e uzatmanın son dakikasında yenilmişlerdi. Eğer Lewndowski turnuva kuraklığını bozarsa sürpriz bir yarı final takımı olabilirler. Portekiz’i pas geçmek istiyorum. Evet son Avrupa Şampiyonu onlar ama bu yaşlı kadro bir atak daha yapacak enerjiye sahip değil kanımca. Ururguay; Cavani ve Suarez, Kolombiya da Falcao ve James’li hücum güçleriyle dikkat çekiyorlar. Ama o kadarı yetmez sanki. Afrika’dan Mane’li Senegal, Prömiyer Lig çıkışlı bir orta sahaya sahip Nijerya çeyrek final kontenjanına dahil olabilirler. Sağlıklı bir Salah ile nazaran kolay bir grupta olan Mısır da adını duyarabilir. Okazaki, Kagawa ve Honda’lı Japonya, ilk kez buralara gelen Panama gibi takımlar da turnuvaya eğlence katacaklardır.
 
Ulan İngiltere’yi unuttuk iyi mi? Evet onlar da bu kuapaya katılıyorlar. Son turnuvada gruptan çıkamamışlardı. Öncekinden 2. turda 4 yiyip elenmişlerdi. En son Euro 2016’da ikinci turda İzlanda’ya elenmişlerdi. Gidişat süper yani. Ama yeni hocaları Gareth Southgate (Kendisi Euro 1996 yarı finalinde tek penaltı kaçıran oyuncuydu. İngiltere’nin de herhangi bir kupaya yaklaştığı son zamandı o) destek gören bir hoca. Bolca da genç isimden kurulu sempatik bir kadroyla geliyorlar. Dele Alli, Harry Kane (hâlâ 24), Marcus Rashford, Alexander-Arnold, Lingard gibi isimleri izlemek keyfili olacaktır. Ama zayıf bir orta saha, netleşmiş bir atak sistemi, kendilerini bu seviyelerde kanıtlamamış kaleciler derken Tunus ve Panama’yı altlarına alıp 2. tura çıkabilmeleri mümkün olsa da sonraki her galibiyet sürpriz olacaktır kanımca. Bir de tabii Prömiyer Lig’de yabancıların domine ettiği takımlarda onların yanında iyi görünen oyuncular milli takımda baş balşa kaldıklarında potansiyelleri düşüyor maalesef.
 
Ben Arjantin’i, Farfan ve Guerrero’lu Peru’yu ve Senegal’i tutacağım. Ama dediğim gibi başrol VAR’da. İnşallah çok tadımızı kaçırmaz. Herkesin formu yerinde olur, sakatlık az olur. Rusya’daki ırkçı, homofobik holiganizm endişeleri de boşa çıkar. İyi oynayan da kazanır. Son olarak da ilk 4 tahminimizi yapalım. Bahis oynayacaksanız tersini düşünün tabii.
 
1-Brezilya
2-Fransa
3-Belçika
4-Senegal

YN: Kupayla ilgili, Volkan Ağır ile kotardığımız podcast’imizi de kargapod.wordpress.com’dan dinleyebilir ve indirebilirsiniz.

khgv@hotmail,.com