Bambaşkalaşım


Övünç Üster
Değişim nedir biliyoruz, duru durağı yok onun. Tüylerimiz uzuyor, ve tırnaklarımız, ve boyumuz, ve büyüyoruz; her nefeste biraz daha. Bir bilgi çıkıyor karşımıza ve fikrimiz değişiyor; inkâr etmek bir yere kadar. Bir kitap okuyoruz ve hayatımız değişiyor, bir film izliyor ve görüyor ve anlıyoruz, bir şarkıda duyuyoruz içten sözleri, içimize işliyor her biri, müziğin içindeki sesler bütün hücrelerimize nüfuz ediyor, tir tir titretiyor her yeri.
 
Başkalaşım başka bir şey. Değişimdeki gibi olağan bir hali yok. Kuyruklu bir deniz canlısı gibi görünürken bir kurbağa bebeği, kolları ve bacakları beliriyor büyüdükçe. Yürüyerek yaşamaya başlayan bir sürü böcek, bir noktada kanat geliştirip, birdenbire uçmaya başlıyor. Tepeden tırnağa bütünüyle başkalaşan bir kelebeğin yaşam sürecinde ise, ilham verici detaylar gizli.
 
Rahmetli Osho’nun bir konuşmasında, insanın aydınlanma aşamalarını tarif için neden kelebeğin bir sembol olarak kullanıldığından bahsettiğini hatırlıyorum. Yumurta aşamasını insanın bebekliğine benzetiyordu; hareketsiz, bilinçsiz, boyut algısı yok. Tırtıl olup yürümeye başladığı, iki boyutlu düzlemdeki haliyse yetişkine ilerleyen insanın yansıması; dış dünyayı yiyerek besleniyor, algısı kısıtlı ama her açıdan büyüdükçe büyüdüğü bir evre. Kozaya bürünüp başkalaşım sürecine geçişi ise insanın içe dönüşünün benzeri; kendini bildiği halini dönüştürdüğü, kendi kendini tamamen sindirip yeni baştan yarattığı. Bütün aşamalardan geçip kozadan çıkan kelebeği de aydınlanmış insan olarak tarif ediyordu; ne yumurtaya, ne de tırtıla benzeyen, olağanüstü ve eşsiz güzellikte kanatlarıyla daha önce hiç tanımadığı üçüncü boyuta doğru uçmaya hazır, bambaşka bir varlık.
 
*
 
Değişim, kaçınılmaz. Başkalaşım ise bir ölçüde seçime bağlı. Kozaya girip bir daha dışarı çıkmamak da bir seçenek. Kozaya hiç girmemek de bir seçim; iki boyutlu düzlemde ileri geri, sağa sola gidip gelmek, alıştığı gibi yaşamaya devam edip konforlu bellenmiş bölgelerde varlığı sürdürmek mümkün. Uçmayı merak edenlerse düşme riskini göze alanlar. Kanat çırpmak yürümekten daha zor, bu doğru. Ama yeterince yükseldiğinde, esen rüzgârı altına alıp, sadece
kanatlarını açarak ilerlemek, yürüyerek gidilemeyecek yerlere bile bir çırpıda ulaşmak mümkün.
 
kargamecmua da kozaya giriyor. Yeniden yayına girdiğinde artık eskisi gibi olmayacak. Ne olacak, nasıl olacak kimse tam bilmiyor henüz. Metası morfozunu tamamladığındaysa, kocaman, rengârenk kanatları olacağı kesin.
 
Okuyan, anlayan, sevecen kalplere sağlık, bu yolculuğu gerçekleştirmeyi mümkün kılan, emeği geçen herkese teşekkür.
 
Şimdi bolca şefkât, anlayış, hoşgörü, saygı, şükür, sevgi, pratik ve metanet. İstikamet yukarı, yukarı ve ileri! ovunchster@gmail.com