Arjantin: Son Şans
Utkan Çınar
2010 ve 2014 Dünya Kupaları’ndan önceki mayıs aylarında yaptığımız gibi* gene Arjantin ile giriyoruz konuya. Son şampiyonluğunu 1986’da kazanan, yetenekli oyuncu çıkarmakta sıkıntı çekmeyen Güney Amerika ekibi 2010’da Maradona ile kötü bir sınav vermesine rağmen 2014’te finale çıkmış ve uzatmalarda kaybetmişti. Çoklarınca gelmiş geçmiş en iyi sıfatını kazanabilmesi için Lionel Messi’nin son şansı. Belki bir kupa daha oynayabilir ama 35’inde ne kadar etkili olacak şimdiden bir şey söylemek zor. Önce Arjantin’in son kupasından beri performanslarına bakalım sonra da kupada ne yapar onu tartışalım.
Arjantin’i bizim memlekete benzetmek çok da abesle iştigal değil herhalde. Cunta vahşeti, popülist politikacılar, askeri yönetim geçmişi gibi konularda gösterdiğimiz benzerlik, halkın kültürel olarak DNA’sına geçiyor. Arjantin çok büyük yeteneklerle gelip duygusallığa yenik düşüyor sıklıkla. Arjantin Milli Takımı 1986’da Dünya Kupası’nı kazandıktan sonra (ki Maradona’nın hâlâ Messi’den iyi olma kozu da bu) 1990’da da sıradan bir oyunla finale çıkmıştı. 2 kırmızı kart ve bir 85. dakika penaltısıyla Almanya’ya kaybettiler. (Bu kupanın 1-0 kaybettikleri açılış maçında Kamerun’luların Caniggia’yı havalarda uçurması hâlâ en eğlenceli kupa anılarındandır.) 1994: Maradona’nın “Ayaklarımı kestiler,” dediği kupa. Harika bir Yunanistan maçı ve ardından gelen pozitif test. Maradona kupadan ihraç edilir. Sarsılan Arjantin, o dönem Hagi, Petrescu, one-hit wonder Dumitrescu gibi isimlerin yer aldığı, tarihlerinin en iyi takımıyla gelen Romenlere 2. turda kaybeder. 1998’de takım gene çok iyidir. Zaten Arjantin o dönemlerden beri harika hücum oyuncularına sahip bir ülke; şu kadroya bakar mısınız: Claudio Lopez, Batistuta, Ortega, Simeone, Ayala, Veron. Kupanın favorilerindendi. Ama ne oldu? Bergkamp’ın kariyer maçında gene son dakikalarda kupa tarihinin en güzel gollerinden biriyle Hollanda’ya yenildiler çeyrek finalde. 2 topları direkten döndü, Hollanda on kişi iken Ortega Van Der Sar’a kafa atıp atıldı vs… 2002 belki en kötüsü. Maçı da hatırlıyorum. Gene müthiş hücum gücü grubun son maçında İsveç’i yenemeyip eleniyor. Batistuta, Ortega, Aimar, Hernan Crespo, Claudio Lopez gibi o dönem mevkilerinin en iyileri kilidi açamıyor. (36 yaşında kupaya gelen Caniggia, dünya kupaları tarihinde kulübede kırmızı kart gören ilk oyuncu oluyor. Kendisinin 1990 finalinde de kart cezasından oynayamadığını hatırlatalım. Bu hikâye daha da zevkli. Önce Sovyetlerle olan grup maçında zaman geçirmekten bir sarı görüyor ardından İtalya yarı finalinde son derece yersiz yere elle oynayıp finalde cezalı durumu düşüyor. YouTube’da bulabilirsiniz, inanılacak gibi değil.) 2006’da gene iyi bir takım var elimizde. Sorin, Ayala, Maxi Rodriguez, Crespo, Tevez, Mascherano, Riquelme. 19’luk Messi yedekte başlıyor. Ve maalesef orada da bitiriyor. Çeyrek finalde öne geçtikleri ev sahibi Almanya karşısında penaltılarla eleniyorlar. Önce kaleci Abbondanzieri sakatlanır (yerine Galatasaray’da da oynamış Leo Franco girer) Klose’nin kafası durumu eşitledikten sonra ev sahibiyle başa baş mücadeleye devam eden Arjantin’de 72. dakikada golün asistini yapan Riquelme yerini Cambiasso’ya bırakır. Son oyuncu değişiklik hakkını ise Crespo yerine Julio Cruz olarak kullanır Pekerman. TV başında “Nasıl Messi girmez?” diye dövündüğümü hatırlarım. Pekerman güvenlik için Messi’yi kenarda bırakır, Köpke Lehmann’a Arjantinlilerin penaltılardaki köşe seçimleri üzerine bir kağıt tutuşturur. Tüm penaltılarda doğru köşeye atlayıp 2’sini kurtaran Lehmann kahraman olur, maçtan sonra da güzel de bir kavga çıkar. 2010 ve 2014’ü biliyoruz zaten. Aslında 2014’te o takımla finale çıkarak Messi gayet büyük bir iş başarmıştı. Finalde de gayet denk giden maç kolaylıkla Arjantin’in lehine dönebilirdi. Ama Higuain ve orada neden olduğunu anlamadığım Palacio’nun feci performansları kupayı Almanlara getirmişti.2014’ten sonra Arjantin iki final daha kaybetti. Copa America’yı iki kere hem de penaltılarda elinden kaçıran ekipte Messi önce milli takımı bıraktı, sonra geri döndü. Bu sefer basınla takıştı ve bu kupa için oynadıkları elemelerde son gün, o da Messi’nin muazzam hat trick’i ile kazandılar. Messi 4. kupasını oynayacak ve sadece 5 golü var. Bu sayıyı arttırması lazım.Arjantin’in kupayı kazanması için tek yol var. O da bu sezon harika işler yapan Messi’nin takımı taşıması. Evet gelecek sayıda daha ayrıntılı bahsedeceğimiz gibi bol favorili, oldukça zorlu bir turnuva olacak. Evet Arjantin gene yıldız hücumcu, zayıf orta saha-defans vaziyetinden muzdarip. Ama bu takım yukarıda belirttiğimiz gibi her zaman böyleydi. Ve kazanamadıkları her kupada kadronun kağıt üzerindeki dengesizliğinden çok duygusal kararlar ve baskı daha etkili oldu.
Messi’nin dışındaki hücum kuvvetine bakın. Gonzalo Higuain göbekli eleştirilerine rağmen hâlâ Juventus’un en önemli silahı. Şampiyonlar Ligi’nde Tottenham’ı onun 3 gol bir asistiyle elediler. Sergio Agüero Man City’de Guardiola’nın çok gözüne giremese de 22 ilk 11 başlangıcında 22 gol attı. Mauro Icardi Inter’de 25 gol attı. Messi ile mevkileri çakıştığı için kupada yer alıp almayacağı belli olmayan Dybala ise 21 gol attı ve Avrupa’nın en önemli genç yeteneklerinden biri. Çok büyük ihtimal geçen kupadaki gibi Di Maria ve Higuain ilk 11’de başlayacaktır. Agüero, Higuain ile beraber lüks olduğu için yedek kalacak, geçen kupa ilk 11’de başlayan, ardından serbest düşüşe geçen Lavezzi’nin yerine ise bakalım kimi koyacaklar.
Orta saha ve defansa gelirsek takımın bir Simeone’si, bir Sorin’i, bir Ayala’sı hatta bir Heinze’si bile yok maalesef. Geçen kupaya çok benzer bir kadro ile gelecek olmaları ise iyi mi kötü mü siz karar verin. O defans 2. turdan itibaren finalin uzatmalarına kadar gol yememişti. Bu sene Man Utd’da çok az oynayan kaleci Romero, yaşlansa bile kupada hep iyi gözüken Macherano, Man City’de bolca hata yapan Otamendi ve gene Man Utd’da kadroya giremeyen Rojo 4 yıl önceki finale rağmen güven vermiyor. Roma’da gayet iyi bir sene geçiren Diego Perotti ve Fazio; keyifli bir Şampiyonlar Ligi geçirip çeyrek final yapan Sevilla’dan Mercado ve Ever Banega faydalı olabilirler. Biliç’in has adamı Lanzini ise kupaya seçilecek mi göreceğiz.
Teknik direktör mevzuu da biraz karışık. Yerli hoca takıntısı olan federasyon son 10 yılda 7, son 2 yılda da 3 hoca değiştirdi. Kupadaki tüm rakipleri hocalarına çok daha uzun süredir sahipler. (İspanya’yı saymıyorum, zira isimden çok sistem takımılar.) Şu an görevde olan Jorge Sampaoli, Bielsa ekolünden gelen ve Şili’yi 2015’te Arjantin’i yenerek, Copa America şampiyonluğuna ulaştırmış, Sevilla’yı da geçen sene Şampiyonlar Ligi’ne sokmuş gayet iyi bir teknik adam. Ama Arjantin’in başında henüz sadece bir senedir bulunmakta. Elemelerde ise iyi sinyaller vermediler. Takım çok gol atamıyor. Gene de Pekerman, Maradona ve ne kadar final oynatsa da Sabella’dan daha çok umut vaat ediyor.Bir tahmin yapmak gerekirse; İzlanda, Hırvatistan ve Nijerya ile kupanın en zorlu grubuna düşen Arjantin bu seviyede bile elenebilir. İzlanda ve Hırvatistan’ı yakından tanıyoruz. İzlanda çok disiplinli, fizikli, Arjantin’e ters gelebilecek bir ekip. Hırvatistan’da ise Modric, Rakitic, Mandzukic, Perisic gibi harika oyuncular tecrübelerinin zirvelerindeler. Ama hafiften yorulmaya başladıklarını da düşünebiliriz. İyi bir kapanış yapmak isteyeceklerdir. Nijerya’yı ise hiç yabana atmayın. Savunması Süper Lig seviyesinde olsa da Obi Mikel, Iwobi, Ndidi, Victor Moses, Iheanacho gibi Premier Lig tecrübesine sahip bir hücum hatları var. Eğer bu gruptan birinci çıkarlarsa iyi bir test geçirmiş olacaklar ve kendilerine güvenleri de yüksek olacaktır. Zaten 2. çıkarlarsa daha hemen 2. turda Fransa’yı (Fransa’nın final yolu o kadar açık ki; buna da önümüzdeki ay değineceğiz) karşılarına alma durumu var. Ama birincilik onların Danimarka veya Avustralya’dan biriyle eşleşmelerini sağlayacaktır. Eriksen’i severiz ama burayı geçerler. Sonra büyük ihtimal İspanya gelecek karşılarına. Bu da Messi için duygusal bir an olacaktır. Arjantin’de hep yeteri kadar “Arjantinli” sayılmayan ve zamanında istese İspanya Milli Takımı’nda da oynayabilecek olması (ve büyük ihtimal bütün kupaları kazanmış olacaktı ve biz de en iyi tartışmasını bitirmiş olacaktık) üzerindeki baskıyı arttıracaktır. Ve kanımca ne kadar iyi oynarlarsa oynasınlar daha geçen ay hazırlık maçında Messi’siz de olsa 6-1 yenildikleri İspanya’yı geçmeleri bayağı zor. Eğer bunu başarabilirlerse bu sefer yarı finalde son 3 turnuvadır yenildikleri Almanya’yı tekrar karşılarında bulabilirler. Bu da resmen finalden önce hem turnuvanın en güçlü 2 favorisiyle hem de duygusal anlamları yüksek maçlar oynamak zorunda olmak anlamına geliyor. Ben kupayı geçtim finale çıkarlarsa yeteri kadar muazzam bir iş yapmış olurlar.
Messi ise bu sene harika oynadı. 29 gol ve 13 assisti var ligde. Sezon içinde 3 maç üst üste frikikten gol attı, ki penaltı atsan 3 maç birini kaçırırsın. Bu da genelde sıkışık ve az gollü geçen eleme bölümünde büyük bir silah. Ama arkadaşları ile ne kadar kaynaşabilecek, bu kupanın en zor kurasını çekmiş olmanın yükü ne olacak göreceğiz. Gene sezon içinde Şampiyonlar Ligi’nde Roma’ya elenişleri Messi’nin kariyerinin en düşük anlarından biriydi. Kupa 5-6 favoriye sahip, arkadan gelenler de iyi takımlara sahip. Ben Arjantin’i, daha doğrusu Messi’yi tutacağım. Şu boktan dünyada 10 senedir bizleri o kadar heyecanlandırdı ve keyiflendirdi ki şu kupayı alsın ve tartışmasız şekilde en iyi olarak taçlansın isterim. Olur mu olur.