KONTRAST


Okan Aydın
FAVORİ
Daft Punk / Random Access Memories / Columbia
İlk iki albümüyle ‘90’ların sonlarında elektronik dans müziğinin gidişatına yön veren ikililerden biri olan Daft Punk, araya pek de yüzümüzü güldürmeyen TRON film müziğini sıkıştırdıkları sekiz yıllık suskunluğun ardından yeni albümleriyle hararetli bir geri dönüş yaptılar. Ancak ilk intibamız odur ki, söz konusu hararet işin PR / Pazarlama kısmında, albümdeki müziğin kendisinden bir iki derece daha yüksek (bkz. Pitchfork özel RAM web sitesi ). Ekip bu defa olabildiğince az sample, bolca gerçek vokal ve enstrüman kullanmış. Bravo! Hatta pek çok yazı albümün prodüksiyon kalitesinden bahsediyor, ki buna da katılmamak imkânsız. Ancak uğruna bunca kıyamet koparılan albüm; “Giorgio by Moroder”, “Touch”, ilk single “Get Lucky” gibi öne çıkan birkaç parça liderliğinde keyifli bir dinletiden ötesini maalesef vaat etmiyor. Bu elbette çalışmayı “iyi” kategorisine ekleyip “play” tuşuna basıp tadını çıkarmamıza mani değil, ancak RAM’da ikilinin gösterdiği yaratıcılık işin prodüksiyon kısmıyla sınırlı kalmış görünüyor.
 
SÜRPRİZ
IAMX / The Unified Field / 61seconds
20’li yaşlarının başında Sneaker Pimps gibi okkalı sayılabilecek bir trip hop grubunun vokallerden sorumlu üyesi olarak müzik sahnesinde boy gösteren Chris Corner, uzunca bir süredir solo projesi IAMX’le farklı bir kulvarda yol alıyor. Her İstanbul ziyaretinde sıkı takipçileriyle enerisi yüksek sahne performanslarına imza atan IAMX, son çalışmasında da kaldığı yerden devam ediyor açıkçası. Derinlikli sözlerle birleşen Corner’ın etkileyici ve ekolu vokali “IAMX sound”u diye kolayca tanıyabileceğimiz bir kıvam oluşturuyor. Pop, electro, alternatif, indie, glam gibi farklı türleri altına yerleştirebileceğimiz bu ses kümesinden devşirilen parçalarda sık sık yaşanan tempo ve tarz değişimleri ilk aşamada kulakları biraz yoruyor. Ancak The Unified Field müteakip dinlemelerde kendini biraz daha yakından hissettiren ve adım adım zenginleşen albümlerden biri. Özellikle “I Come With Knives”, “Sorrow”, “Under Atomic Skies” ve “Walk With The Noise” albümde öne çıkan parçalar olarak sıralanabilir.
 
PLASE
Brandt Brauer Frick / Miami / !K7 Records
Berlin orijinli bir üçlü olan Brandt Brauer Frick, özünde teknolojiden uzak bir diyarda, içinde bilgisayarların ve dijitize edilmiş verilerin olmadığı ama genel olarak “techno” olarak adlandırılabilecek bir müzik icra ediyor. 2010 yılında yayımlanan ilk albümlerinin (You Make Me Real) ardından çıkan çalışmaları Mr. Machine’de bu defa aynı parçaları 10 kişilik bir klasik müzik orkestrasıyla yeniden yorumlamışlardı. Sonrasında pek çok majör müzik festivalinde sahne alan ekip yoğun turne programı esnasında Mart ayında İstanbul’a da uğramayı ihmal etmedi. Miami ise kabaca eşzamanlı olarak çıkan ve içinde Jamie Lidell, Gudrun Gut ve Nina Kraviz gibi kalburüstü isimlerin vokalleriyle eşlik ettiği zihin açıcı bir çalışma. Albüm ağırlıkla piyano, keman, çello ve çeşitli vurmalıların oluşturduğu bir arka plan dâhilinde ilerliyor. Aksak ritimlerin yüksek bir tempoda eritildiği parçalar dans pistlerinden ziyade kişisel dinlemelere ve orta ölçekli partilere daha uygun. Miami aşina olduğumuz malzemelerle farklı usulde pişirilmiş ve damağımızda bambaşka lezzetler bırakan tanıdık bir yemek gibi desek mi acaba?  
okan@kontrarecords.com