Nasıl bir aymazlık, yalakalıksa, AKP’nin haber ajansı Anadolu Ajans’ın servis ettiği “IMF’ye borç kapanıyor” haberi, neredeyse bütün medyada infial yarattı, kaç sütuna manşet atılacağı bilinemedi, bomba gibi (!!!) düştü gündeme. AKP’nin ekonomik politikalarının büyük başarısı sonucu 2001’de imzalanan stand-by anlaşmalarının son taksidi IMF’e ödendi ve sanki dış borçlarımız kapandı. Gerçekte AKP Hükümetleri döneminde dış borçlarımız Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı seviyelere yükseldi. Şu an Türkiye’nin dış borcu 337 milyar dolar. Önce bunu bir cebe atalım.
27 Mayıs tarihinde Açık Radyo programında yer alan kuşak “Ali Bilge’yle Ekonomi Politik” kuşağında Ali Bilge’nin verdiği bazı bilgiler ise, hâlâ hiçbir yerde, hiçbir şekilde haber konusu olmadı. Olmayacak gibi de gözüküyor. Gelin görün ki hem dış borçlar hem de Kentsel Dönüşüm projesinin gidişatı açısından büyük önem taşıyan bu bilgiler büyük önem taşıyor. Lafı Ali Bilge’ye bırakıyoruz. “Kentsel Dönüşüm’ün finansmanı için 2B arazilerinin satışından gelir bekleniyordu. Ancak böyle bir imkân ortaya çıkmadı. Bunun üzerine Hükümet alelacele Kentsel Dönüşüm alanlarının bir kısmının ticari merkezler haline getirilerek buradan sağlanacak kaynaklarla konutların yapılması biçiminde bir model geliştirdi. Buna ilişkin de birtakım düzenlemeler, İller Bankası kaynakları, kredileri falan düşünüldü. Aslında bu modelin de tutmadığını Hükümet’in Dünya Bankası’yla Kentsel Dönüşüm’ün finansmanıyla alakalı birtakım görüşmeler yaptığını söylemiştim. Şimdi o konu epey ilerlemiş durumda. Dünya Bankası’na konuya ilişkin niyet mektubu yazılma aşamasına gelmiş. Kentsel Dönüşüm meselesi önemli. İşin yarattığı bir yığın sosyolojik, kültürel sorunlar, rantlar var. İşin finansmanı konusunda ciddi bir problem yaşamakta Hükümet. Ve önümüzdeki dönemde de seçimlere giriyor. Pek çok yerde yıkımlar başlamış ve bunun iç kaynaklarlardan temininin ortadan kalktığı belli ki, epeydir masasına gitmediği Dünya Bankası’nın kapısın tıklıyor. Projenin finansmanı konusunda bir kaynak temin etmek için Dünya Bankası’na ‘gizliden’ başvuruyor.”
15 yılda tamamlanacağı öngörülen AKP’nin büyük inşaat projesi Kentsel Dönüşüm için yıllık 25 milyar dolar gerektiğini de hatırlatalım. 337+375 eder.
Mayıs ayında her an, her yerin Robocop polislerin ve zırhlı araçların “kuşatması” altında olması ve her türlü demokratik protesto yürüyüşünün gaz ve tazyikli suyla karşılık bulması gündelik yaşamımızın bir parçası oldu. Ama gündemde başka neler vardı, hatırlayalım.
1 Mayıs – İstanbul’da sıkıyönetim ilan edildi. Ulaşım felç oldu. Taksim’e çıkan yollar üzerinde barikatlar kuran göstericilere çok şiddetli polis terörü uygulandı.
3 Mayıs – 1 Mayıs olaylarında başına gaz fişeği isabet ederek ağır yaralanan Dilan Alp, İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından Molotof kokteylli militan ilan edildi. Daha sonra Dilan’ın elinde gazdan korunmak için sirke şişesi olduğu anlaşıldı.
6 Mayıs – Güvenlik sebebiyle 1 Mayıs kutlamalarına izin vermeyen İstanbul Valiliği, binlerce onbinlerce kişinin Galatasaray’ın şampiyonluk kutlamaları sebebiyle Taksim’e çıkmasına ses çıkartmadı.
11 Mayıs – Reyhanlı’da bomba yüklü iki kamyon şehir merkezinde patladı. İçişleri Bakanı Muammer Güler, “Olayı gerçekleştiren örgütün Suriye’deki rejim yanlısı örgütlerle ve oradaki istihbarat yanlısı örgütlerle irtibatlı oldukları tespit edildi,” diyerek Esad Rejimini işaret etti. Resmi rakamlar 52 kişinin hayatını kaybettiğini açıklasa da bölgeden gelen haberler can kaybının 200 civarında olduğunu söylüyor. Hâlâ kaç kişinin öldüğünü bilmiyoruz.
11 Mayıs – Beşiktaş’ta Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılacağı Shangri La Otel’in açılışıyla İnönü Stadı’nda oynanacak son resmi futbol müsabakası aynı güne geldi. Tezahüratlarla yolu kapayan Beşiktaşlı taraftarlara polis çok sert müdahalede bulundu.
12 Mayıs – AKP Hükümeti Reyhanlı ile ilgili yayın yasağı koydu.
13 Mayıs – Başbakan, Reyhanlı ile ilgili olarak “Olay tamamen Suriye’deki rejimle ilgilidir” açıklamasını yaptı.
15 Mayıs – Hava-İş Sendikası THY ile sürdürülen 24. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanınca grev başlattı. THY yönetimi polisi kullanarak ve uçuşlarda hiçbir aksama olmadığına dair medyaya haberler sipariş ederek grev kırıcılığı yaptı.
18 Mayıs – Reyhanlı’da yapılmak istenen protesto gösterisine polis çok sert müdahalede bulundu.
22 Mayıs – Redhack Reyhanlı’daki istihbarat belgelerini yayınladı. Jandarma İstihbaratı’ndan sızan belgelerde Suriye’de faaliyet gösteren El Kaide örgütünün sınırda bombalı eylem yapacağı bilgisine patlamalardan önce sahip olduğu ortaya çıktı.
22 Mayıs – Başbakanın “Milli içkimiz ayran” beyanatından yaklaşık bir ay sonra, Hükümet torba yasa kapsamında alkollü içki satışına yeni düzenlemeler getirdi. “Alkol Yasası” olarak bilinen yasanın en çarpıcı maddesi 22:00-06:00 saatleri arasında parakende içki satışının yasak olması.
22 Mayıs – Yazdığı bir yazıda; “Allah ile kontak kurduğunu iddia eden”, “bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin eden” ve “bir Arap lideri” olduğu yönündeki nitelendirmelerde bulunarak Hz. Muhammed’e hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılan gazeteci-yazar Sevan Nişanyan, 13 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.
24 Mayıs – Jandarma Er Utku Kalı, “gizli belgeleri sızdırmak” suçundan tutuklandı. Utku Kalı’ya yöneltilen suçlamaların ana nedeni belgelerin sisteme düşüş saatinde nöbette olması.
25 Mayıs – Başbakan, ABD ve Afrika gezilerini tamamladıktan sonra Reyhanlı’ya gitti. Çevre il ve ilçelerden otobüsler dolusu adam toplanan mitingde yine de protestolar oldu. Ailesini kaybeden protestocu gence polisin “Seni parçalarım,” diyerek darp etmesi hafızalara kazındı.
26 Mayıs – Redhack Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ve eşinin mail’lerini hack’leyerek yolsuzluklarını ortaya çıkardı.
28 Mayıs – Taksim Gezi Parkı’na ortada bir karar olmamasına rağmen gece vakti yıkım ekipleri girdi ve 5 ağaç yerinden söküldü.
28 Mayıs – Yapımı nedeniyle yaklaşık 2 milyon ağacın kesileceği 3. Köprü’nün temeli atıldı. Köprüye Yavuz Sultan Selim’in adı verileceği duyruldu.
31 Mayıs – Taksim Gezi Parkı'na ortak bir karar olmamasına rağmen gündüz vakti 10 binlerce insan girdi ve direniş kitleselleşti.