Hak. Hakklı. Hakikat. Hakiki. Hakikaten. Haklı. Hakkıdır Hak'ka.
Övünç Üster
İçine sinmiyor insanın. “Dikeni bana değmiyor,” deyip geçemiyor vicdan, dili dese, içine sinmiyor, uykuyu bölüyor, huzuru kaçırıyor. “Başkasına yapılan haksızlığa hiç katlanamam,” diye bir şey var. Başkasına yapılanla değil elbet asıl dert, kendi başına geldiğinde ses çıkartan olmamış, içine oturmuş acısı, biter mi onun sancısı?“Hakkı olanı talep etmek,” diye bir şey var, bilen bilir. “Bunu hak etmiyorum” diyebilme noktasına gelmek mühim; bir “nokta”ya gelmek mühim. Nokta biliyorsunuz boyutsuz bir şey, boyutlarötesi belki, küçücüklüğü kapsadığı yeri sonsuzlaştırıyor. Noktasız virgül diye bir şey var; asla aynı şey değil.
Venüs yeraltına iniyormuş diyorlar, Aşk kadını, savaşçı halini giyinip, keskin bir kılıç tutuyormuş elinde; tıpkı (çeviriyorum) “İlahi Hakikat”in* keskin kılıcı, “Ego”nun kafasını kesmiş, saçlarından tutuyor bir kolunun eli, bir sürü kolu var, görseniz ödünüz kopar. İsmi Kali.
Diyeceğim o; Hakikat’in kılıcı epey keskin. Gönlüne mesela diyelim insanın, bakmıyor. Jjing. Bitti. Nokta.