İllüstrasyon: Maggy Aston

SERBEST ÇAĞRIŞIM


Nazlı Kalkan
Başarı, karanlık, tuhaf, relaks, geçmek, kayıp, mandal, ezik, üstün, yalnız.
Bir insanın atardamarının kopmasıyla sonuçlanabilecek herhangi bir durum, bir çiçeğin boynundan kopartılıp atılması ile aynı mahiyete sahiptir. Arkamda gördüğünüz şu yumuşak, akışkan ve kırılgan insanın bir tesadüf eseri hezimete uğrayarak yaralanmaması hakikatte bir mucizedir. Peki bu insanın atardamarı bir vesileyle dışarı açıldığında acaba vücudundan kaç litre kan fışkırır? Kanının fışkırdığının farkına varır mı? Fışkırmak suretiyle bedenin dışına çıkan şeye zatın şahsi kanı diyebilir miyiz artık? Bunların hiçbirisi önemli değildir. Asıl önemli nokta; her şeyin başlangıcı olan şahsiyetin üzerine çöken derin halsizlik halidir. Bizi, halsizlik onu tatlı bir uykuya götürürken, etrafına baktığında zamanın yavaşlayarak durmaya başladığını görmesi ilgilendirir. Hayattayken fizik kurallarının bir türlü ötesine geçememiş bu zavallı zat tek başına zamanı yavaşlatma ve dahi durdurma eyleminde muvaffak olmuş olur. Peki tek başına zamanı durdurma eyleminde muvaffak olmuş bu başarılı zat için artık az evvel tartıştığı amirinin hakaretinin altında kalmış olmak bir dert olmaya devam eder mi? Her hafta evine gelip, akşam çayını içen arkadaşının kendisinden daha fazla ünvana mazhar olması?... Ve dahi çok daha fazla para kazanması?... Babasının kuzeninin daha pahalı restoranlara gittiğini izlerken içerlemesi, dünyayı onun gibi dilediğince dolaşamamış olması, bir başkasının refahı, huzuru ve saygınlığı artık önemli midir bu insan için kıymetli davetlilerim?

Tam o anda, zaman durduğunda, bu sefil ve bilgisiz hayatın hükmü kalmadığında, sefil ve bilgisiz mi görünür şu arkamda gördüğünüz insan için? Zamanı durdurmak gibi böylesi bir işte bir mucizeye vesile olmuş olan bu insanın yarım bıraktığı her iş aklından geçer mi? Tamamlayamadıkları bir önem arz eder mi şahsiyeti için?

Nefes, burun, selam, fırın, çalım, tutum, mum, ateş, yanık, duman, çare, çaresiz.
Yaptığınız her işin bir devamlılığı varsa anlam kazanıyor değil mi kıymetli davetlilerim? Nitekim bir kez güzel bir yemek yapmış olmanın bu dünyada hiçbir anlamı yoktur. Zat her zaman güzel yemek yapabiliyorsa aşçı ünvanını hak eder. Bir kişi yaptığı bir işin devamını getiremiyorsa o iş hiçbir şey olur. Zat “hiçbir şey” olarak hayatına devam ettiğini belli etmemek için “bir şey” olur. O bir şey zatın şahsiyetine ait değilse hiçbir şey bile olamamış olur.
“Ne işle meşgulsünüz?”
Hiçbir şeyle.
“Bir iş yapmıyor musunuz?”
Hiçbir şey.
“Kuzum, o halde siz kimsiniz Allahaşkına?”
Hiç kimse.
“Haha ha haa. Siz yoksunuz, olsa olsa bir ölü olabilirsiniz o halde!”

Uzay, zaman, kayıp, kimse, anlam, yaratım, seyir, çeyiz, fırın, yemek, kafes, baskı.
Şurayı iyi dinleyiniz kıymetli davetlilerim. Esasında zatın ergenlik merhalesi 45 yaşında tamamlanmaktadır. Bu merhalede bulunan ve dahi şahsiyetinden nefret eden ve kendisine söven bir insan bunu dış âleme belli etmemelidir. Zira dünya güvenli bir yer değildir. Hele evlad-ı insan hiç güvenli değildir. İnsan hiçbir şey olsa da devamlı bir şey gibi görünmelidir. Üretiminden, kârından, kazancından bahsetmelidir. Ne kadar çok muvaffakiyet elde ettiğini ve camia tarafından ne kadar çok hürmet gördüğünü her fırsatta dile getirmelidir. Alışverişten, para kazanmaktan, siyasetten, spordan, sanattan ve dahi zanaattan, her şeyden birazcık bilmelidir ki; içerisinde bulunduğu camia bu insanın kendisinden haberdar olduğunu düşünmeli ve zatı cemaate katmaya layık görmelidir. Zira yalnızlık ancak Tanrı’ya mahsustur. İnsan sosyal bir hayvan olduğundan yalnız kalmamalı, içinde bulunduğu camia ile uyum içinde olmalıdır. Yalnız kalırsanız behemahal deli olduğunuz anlaşılabilir. Tek kelime ile ifade edilen bir meslekle meşgul olmalı, bu meslekten düzenli bir gelir elde etmeli, ev sahibi olmalı, nizami bir hayata devam etmeli, kazandığınız parayla kendinize modaya uygun kıyafetler satın almalısınız. Vakti geldiğinde çocuğunuz olmalı, ona modern bir isim koymalısınız. Boş hayallere kapılmamalı, mevcudiyetinizi borçlu olduğunuz bu hayatı hiçbir surette eleştirmemelisiniz. En önemlisi hiçbir surette dertli ve müşteki sıfatında bulunmamalısınız. Aksi halde camia tarafından bir köpeğe dönüştürülüp barınağa kapatılabilirsiniz.

Kelime, uyum, salıncak, çocuk, park, sağ, sol, trafik, patlama, bomba.
Bir zatın yolda yürürken atardamarının kopmasına ne vesile olur? Elbette, zatın başının kendiliğinden dengesini kaybetmesi ile birlikte kafasının bir anda gövdesinden düşmesi suretiyle olay vuku bulur. Zira zatın bilinmeyen zatların bilinmeyen hesaplarının ortasından geçmesi modern fizik kurallarına aykırıdır. Arkamda gördüğünüz bu nahif ve kırılgan insanın da kırılganlığından dolayı kafası dengesini yitirmek suretiyle gövdesinden yuvarlanarak arkaya düşmüştür. İşte gördüğünüz üzere dünya pek de güvenli bir yer değildir. Peki bu şekilde yaşamaya devam edilebilir mi? Filhakika hayatına istediği zaman son verebilme lüksü olmayanlara, yani siz muhterem davetlilerime, bu soruyu olduğu gibi çöpe koymanızı salık vermekteyim. Zira hayatına devam etmemek lüksü olmayanlar için tabiatını eşyanın kendisine bırakmanın muhakkak faideli olduğunu öngörüyorum. Ben, şahsım, bizatihi artık bu durumdan korkmamaktayım. Zira fazla tekerrürün kafayı ağırlaştırarak dengesini yitirmesine sebebiyet verdiğini tespit etmiş bulunmaktayım. Nahif atardamarınız kafanızın bu denli ağırlaşmasına fazla dayanamayarak zamanı durdurma eylemine tabii olarak girişecektir. Böylesi bir muvaffakiyet aynı zamanda sizi melun bir sonla hemhal edecektir.

Son, ayrılık, kaos, yalıtım, teslim, tesellüm, ferdiyet, kin, selam, kelam.
Siz muhterem davetlilerim, buraya kafanıza takılan bir meselenin analizini gerçekleştirerek sonuca vardırmak üzere geldiniz. Ve fakat şahit olduğunuz üzere böyle bir durumun nizam gereği mümkün olamadığını gördünüz. İşi ehline vererek sessizce oturup beklemekten başka bir çarenin olmadığını şu anda hep birlikte müşahade etmekteyiz. Hiçbir şey yapamıyorsanız dahi, kendinizi camianın içerisinde eritip yok etmenizi salık veririm. İçinizden bazılarınız delirmek üzere olabilir, bu durumu hiçbir surette belli etmeyiniz, ne kadar uyumlu görünürseniz o kadar güvende olursunuz. Saadete ermek isteyenler için rehber ve yol göstericidir bu söylediklerim, her zat saadet içinde görünürse; tabiatı gereği sariliğinden mütevellit cemaat bu formül sayesinde gelmiş ve geçmişiyle birlikte topyekûn saadete bulanacaktır. Sözlerimi burada bitirirken sual kabul etmemekteyim, suallerinizi şahsiyetinize dahi açmayınız. Suallerinize cevap alamamış olmanın memnuniyetiyle ve çektiğiniz her şeyi sakladığınız sinenizle burayı sessizce terk ederken beni gülümseyerek selamlayınız. Zira medeniyet bunu gerektirir ve zatım hiçbir surette eleştiriye tahammül edemez. Siz kıymetli davetlilerim, memnuniyet içindeki hayatlarınıza geri dönerken sizleri saygı ile selamlarım. nazlikalkan8@gmail.com