SARI TOZLU SES


Can Anar
Anı yaşayanın anıları oluyor. O an aklın bir karış havada da olsa, başka yerde de olsa o an dokunuyor bir şekilde insana. Havasıyla, sesiyle, rengi, ahengiyle… Torunlara anlatmak için anılar biriktirir gibi yaşıyoruz bazen. Öyle geliyor. Kendimizden umudumuz kesik. Olmayacaksa da çoluğumuz çocuğumuz, çoluğumuz çocuğumuzun çoluğu çocuğu. Hep bir sıradakine, bir sıradakine anlatmak içinmiş gibi bunca şey. İçimizde bir dede “Bir gün bunları hatırlayıp güleceksin, ‘Hey gidi günler hey!’ diyeceksin,” diyormuş gibi avutuyor sanki.

Bazı kelimeler, bazı kıyafetler, bazı müzikler, filmler bir döneme ait, o dönem insanlarının kimlik kartı gibi. Önceler nostalji, anıları yâd etmek nostalji. Bütün bunlar hep bir geçmiş. Geçmiş olsun dedikleri her şey. Fakat dil söylüyor. Zihin hatırlıyor. Anıyor. Söyledikçe dil, hatırladıkça zihin, andıkça geçmiş geçmez, ölmez ölü. Unutturmaya programlanmış bir sistem içinde unutmamak, hatırlamak romantizm oluvermiş.

Yıllarca pencereden bakıp gördüğün o bina artık orada değil. Veresiye alışveriş yaptığın, senin kahrını çekmiş o bakkal, sevgilini eve bıraktığın, sevgilinin eve bıraktığı o yol, o otobüs hattı, hatta o ev artık yok. Eskiden… İşte o eskiden dediğin geçen yıl, birkaç ay öncesi kadar yakın artık. Bir şeyler elbette değişir, dönüşür de, “Eski Türkiye” güzeldi be!

“Yeni” diye yerleştirilmeye çalışılanlar arasında “Eski” zamanımızın organiği. Pahalısı, doğalı, olması gerekeni. Eski Türkiye de organik. Genetiği tam olarak “Henüz” değiştirilememiş Türkiye. Daha organiğini bulmak için daha geriye gitmek gerek. Ham acıdır da.

Artık nostalji, Türkiye’de “Sarı Tozlu Ses” değil. Dünü hatırlayıp yâd etmek oldu nostalji. On iki yaşında çocukların “eskiden” diyebildiği. Tabutların boyları kısaldı. Mümkünsüzler mümkün, mümkünler mümkünsüz oldu. Yüzyıllar öncesinden kalan eserler gibi ruhuyla, tarihiyle yorgun da olsa, bıkkın gibi de dursa ayakta durmak, kendinden sonrasını geçip giden gemiler gibi seyretmek ne güzel. Anmak, unutmamak, taşımak ne güzel. Beceremedik şu alemde ağaçları, suları, bitkileri, hayvanları, insanları kırmadan yaşayabilmeyi. Eskiden ne güzelmiş! “Eskiden” dedikleri insanların, “Eskiden” yaşadıkları yerlerde “Eskiden” dedikleri insanlar. cann.anar@gmail.com