ÖZGÜRLÜK KADERDİR

Nazlı Kalkan

“Bulantı bırakmadı beni, kolay kolay bırakacağını da sanmıyorum. Ama bir dert gözüyle bakmıyorum ona artık. Benim için bir hastalık, bir hırçınlık nöbeti olmaktan çıktı: Bulantı benim çünkü.”

Başlangıç-Karşılama
Ne diyordum. Evet, bir rahmin içinden oydular beni. Rahmin içini kanla doldurdular. Kollarımı açtığım vakit bir emir geldi göklerden: “Yaşa, yaşa, yaşa!”. Yaşamak mı denin sen? Ciğerlerime hava doluyor. Lakin orta kısmı boş kalıyor.
Buraya bir bulantı oturuyor.
Evvela kimse ile ilgilenmiyorum. Mümkün mertebe bir şeye ilişmeme çabasındayım. Kakam geldi mi çıkıyor. Biri gelip, altımı siliyor. Ağzımda hep bir meme, acıkmıyorum da… Konuşmuyorum, susmuyorum, üşümüyorum, üzülmüyorum, hicap duymuyorum. Hiçbir şeyden haberim yok. 

Can Sıkıntısı-İzleme
Karşımda kapakları açılıp kapanan burunlar. Islak ve yapışkan gözler. Ağız dolusu dişler, diller, tükürükler. Konuşmalar, gülüşmeler, ağlaşmalar… Merak ediyorum. Dayanamıyorum, seyrediyorum. Seyrettikçe öğrenmiş bulunuyorum. Ma’al, öğreniyorum; esef seyrediyorum. Zamanla acıktığımı hissediyorum. Çişimi yaptığımda altım ıslak oluyor. Sıcak olunca terliyorum. Rüzgâr gelince üşüyorum. Uğultular duyuyorum. Gürültü yapıyorum. Kakamın ayak seslerini duyabiliyorum.
Kıçımı sıkmayı öğrenince kakamı tutmayı başarıyorum. 

Özgürlüğün Doğuşu-Kaka
Kakamı tutmalıyım yoksa bırakmalı mı? Deliği tıkadığıma göre artık kaka çağı bitmiş demektir. Ya götüm patlarsa? Azar azar bırakmalıyım. Bırakınca ya biterse? İçimde bir daha hiç kaka olmazsa? Onu güvenilir birine emanet etmek lazım. Şu kadın olabilir mesela, annem olduğunu söylüyor. Sürekli bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Şimdi de kakamı yapmam için ısrar ediyor. Yazık ki bunu anlamam insan saatiyle beş saatimi alıyor. Dediğini yaptığım zaman çok geç olmasından kızmış olacak ki; bu kez de kakamı yaptığım için garip hareketler sergiliyor. Sanırım beni korkutmaya çalışıyor. Bir an önce bu kadının ne söylemeye çalıştığını anında anlamalıyım. Hemen karar vermeliyim. Hangisini seçmeli? Derken, pek uzun sürmüyor.
Kakam sayesinde, artık insan oluyorum.

Kaygının Başlangıcı-Seçim
Kırmızı kazak mı, mavi gömlek mi? Bir beş dakika daha uyumalı mı yoksa artık uyanmalı mı? Badanalamalı mı yoksa badanalamamalı mı? Tek mi, çift mi?
Kazanmalı mı, kaybetmeli mi? Meslek Lisesi mi? Düz mü?
Gitmeli mi, kalmalı mı? Şimdi oyunda ilerliyorsun karşına üç seçenek çıkıyor. Biri “kızı öldür,” diyor. Biri “adamı öldür,” diyor. Sonuncu da “ikisini birden öldür,” diyor.
Kızı öldürünce kız ölüyor; adamı öldürünce adam ölüyor, ikisi öldürünce de sen ölüyorsun. Ona göre olaylar gelişiyor. 

Bunaltı- Çözüm-Depresyon
Karşı binada aynalı camdan masanın etrafında durmadan dolaşan silüetli adam, beni duyuyor musun? İkimiz de zannettiğimizden daha özgürüz. Bunu duyarsan, derisi yüzülmüş sığırlar gibi ortada kalacağız. O yokmuş da; onun için savaşıyormuşuz gibi yapalım. Doktorlara ve annelere, delilere ve çocuklara sınır getirmeleri için yalvaralım. Onlar hepimiz için büyük tehlike! Her şeyin farkındalar. Kendi kendilerini, kendilerinin tayin ettiklerinin farkındalar.
Saat 10.17’yi gösteriyor. Bir yerlere sığınmak için sadece 3 dakikamız var. Yoksa her şeyin fark edeceğiz. İhtimaller sınırlı olmalı. Bir tane. Bir ihtimal.
Bir ihtimal daha mı var dersin?

nazlikalkan8@gmail.com