meraklısına


Zekeriya S. Şen
Donna Summer ve “Love To Love You Baby”

1975 yılında Amerika’da Donna Summer’ın “Love To Love You Baby” parçası tam bir patlama yaşadı. Özellikle parçada yer alan zevk inlemeleri beğeni dozajını bir kat attırdı. Bu tür zevk inlemeleri bir daha karşımıza Duran Duran’ın “Hungry Like A Wolf” parçasında çıktığını da bilmek Donna Summer’ın inlemeleri nin ne kadar kalıcı ve özel olduğunun da belirtisi. “Love to Love You Baby” parçasının on yedi dakikalık yorumunda (yapımcı Giorgio Moroder) Times Dergisi’nin araştırmasına göre tam yirmi iki tane inleme var. Genel kanının aksine, Donna Summer elbette bu inlemelerin yapay olduğunu iddia etmekte. Her ne kadar parçayı yerde yatarak stüdyo da kaydettiğini söylese de, pek çok müzik eleştirmeni bu açıklamaya inanmamakta. Zira parçada yer alan inlemeler çok inandırıcı. Bu öykü sonsuza kadar sürebilecek niteliklere sahip, bundan dolayı son kelamı siz meraklılara bırakalım.

Pink Floyd ve bir efsane daha

Söylentilere göre Pink Floyd, 1973’de birinci sıraya kamp kuran Dark Side Of The Moon albümünün verdiği gaz ile dünya çapında üne kavuşunca tekrar efsanevi Abbey Stüdyosuna geri dönüp yeni bir çalışma için kolları sıvamış. Her ne kadar müzik firmaları “Dark Side of The Moon II: The Lunatic Returns” adında bir albüm üretmelerini hayal etmiş olsa bile ekip daha deneysel bir patikayı tercih etti ve bu yeni çalışması için herhangi bir enstrüman kullanmadan sadece ev aletleri kullanarak bir albüm kaydetmeye karar verdi. Akıllarına koyduklarını uygulamak üzere Pink Floyd bir anda stüdyoda şarap şişeleri, masalar arasında gerilmiş mutfak eldivenleri, süpürgeler, testere ve benzeri cihazlar ile çıkartılan sesleri kaydetmeye başladı.

Geçen haftalar boyunca her ne kadar grup çocuklar gibi eğlense de ortaya somut bir şey çıkmadı. Çılgın bilim adamcılığı oynarken ortaya çıkan sesler maalesef normal enstrümanların yerini tutmadı. Dört haftalık deneysellikten sonra sadece ve sadece bir buçuk dakikalık elle tutulur bir kayıt ortaya çıktı. Söz konusu kayıt grubun bir sonraki albümü olan Wish You Where Here’da yer alan “Shine On You Crazy Diamond” adlı epik parçanın başında yer aldı. Böylece Pink Floyd’un deneysel serüveni de 1,5 dakikalık meyvesi ile sona erdi.  

Iggy Pop Adını Nerden Aldı

James Newell Osterberg olarak dünyaya gelen Iggy, lise yıllarında Iguanas adlı bir grubun bateristliğini yaptı. Bu grubu adını kısaltması sonucu James’ın takma adı Iggy olarak kaldı. Michigan’da Stooges ile birlikte uyuşturucu deneyleri yaparken bir anda adının Iggy Stooge ve Iggy Osterberg olduğunu fark etti. Grubun o dönemde Jimmy Pop adlı bir yakın dostu vardı; bu Jimmy’nin en büyük özelliği köse olmasıydı. Jimmy’nin kaşları dâhil vücudunda en ufacık bir kıl yoktu. Herhalde Jimmy’den efkâr alan Iggy bir gün kaşlarını kazımaya karar verdi. O gün kendisine Jimmy referans gösterilerek Pop lakabı takıldı. James Newell Osterbeg de bu lakabı müzik dünyasının kolay benimseyeceğinden dolayı kabul etti. Böylece Igyy Pop efsanesi doğmuş oldu.

Bununla ilgili bir başka enteresan öykü ise 3 Mart 1968 akşamına götürüyor bizleri. O gece Stooges ilk defa onları izlemek için para ödeyen bir seyirci önüne çıktı ve Iggy Pop insanoğluna Tanrı tarafından neden kaş bahşedildiğini acı bir şekilde öğrendi. Çünkü vücudunun ürettiği tüm ter ordusu alnından akarak direk gözlerine boşaldı ve Iggy uzun bir süre şiş gözler ile dolaşmak zorunda kaldı.
muzik@tikabasamuzik.com