VIC ÖTEKİ TARAFA YUVARLANIRKEN
Ben niye bu dergide müzik yazıları yazıyorum? Cevabını şöyle vereyim: Eski okuduğumuz güzide müzik dergisi Roll, 1996 Kasım’ında ilk sayısını yayınladığında konuklardan biri de Vic Chesnutt idi (Bunun dışında John Lurie’nin 5. Akbank Caz Festivali ziyareti, REM -ki kapaktı-, Patti Smith –haha-, Oasis, Suzanne Vega ve Musa Eroğlu konuk olmuş. Hatta tanrı biliyor bir Erhan Güleryüz röportajı bile var. Bir yerde de Tahsin Yücel’in Atilla İlhan gelince Cuımhuriyet’ten istifa ettiği yazılmış). Adamın iki sayfada söylediklerini okuyunca ilgilenmeye başlamıştım kendisiyle. Tabii o yazının başlığındada belirtildiği gibi albümlerini bulamamıştım. Bu kötü bir şey miydi? Evet ama bir yandan da, az kaynağın olması yeni müzik arayışlarında belli isimlere konsantre olmanızı sağlıyordu. Bir kaç yıl sonra internet yaygınlaşınca bulabilmiştim “Stupid Preoccupations” isimli şarkısını. Harikaydı.
Zaten okudunuz sağda solda; Chesnutt 18’inde alkollü araba kullanırken geçirdiği kaza sonrası tekerlekli sandalyeye mahkum oldu. Ama mahkum olan sadece ayaklardı. (Bu sakatlığın ellerini kullanmasını da oldukça etkilediğini ve iyi gitar çalamadığını söyler hep. Doğrudur, garip bir şekilde tutar gitarı ama kötü mü çalar; asla.) Alkol hayatında hep önemli bir yere sahip oldu sonra da. 1990’da REM’den Michael Stipe’ın desteğiyle ilk albümünü yaptı. “Stupid…” 1991’deki West Of Rome’daydı. Roll’a konuk olması onun için yapılan yardım (tribute) albüm Sweet Relief II: Gravity of the Situation albümüyle oldu. Madonna, Smashing Pumpkins, Garbage, REM gibi dönemin popüler isimlerinin Chesnutt şarkıları yorumlarından oluşuyordu. İşe de yaradı. Chesnutt artık kapıları daha rahat açabiliyordu. Ki 1998’de Lambchop’la beraber yaptığı The Salesman and Bernadette o dönem hızını almaya başlayan Alt. Country tarzının efsane albümlerinden biridir.
Sonra 2005’te, tam da Açık Radyo’da bu tarz abiler üzerine program yapmaya başlarken geldi benim için gol: Ghetto Bells (nedense sağda solda ön sıralara konmadı külliyatında). Efsane besteci Van Dyke Parks’ın akordiyonu ve gene başka bir usta Bill Frisell’in gitarlarıyla nasıl bir iştahla dinlerim hâlâ. “Ignorant People” ve “Gnats” isimli şarkılardaki vokaller şarkı söyleyemeyen bir adam (!) için fazla mükemmeldir. (bu albümün kayıt sürecinin keyifli bir belgeselini youtube’de bulabilrsiniz.)
Son yıllarında Thee Silver Mt. Zion Memorial Orchestra ve Godspeed You! Black Emperor üyeleriyle yaptığı North Star Deserter (ki buradaki “Everything I Say”i dinleyip de tüyleri diken diken olmayan insan değildir) ve geçen yılki At The Cut’da yeni şeyler denemeye, kafayı açmaya olan iştahının kanıtıydı. At The Cut mecmua’da yer alacaktı yayınlandığında. Yer olmadı; vakit olmadı. Zaten çok iyi gidiyordu albümler; yenisi çıkınca diye düşünmüştüm. Kısmet değilmiş.
Roll’daki çevirinin son cümlesi: (çeviren ismi yok; o yüzden yazamıyorum) “İntiharı her gün düşünüyorum. Zamanı gelince onu yapacak gücü bulacağımı biliyorum. İşe yaramaz biri olmak istemiyorum. Her halükarda yaptığım şeylerde, yani genel olarak sanatın içinde bir parça ölümsüzlük var. İlerde plaklarım benden bahseder,” diyen bir adamın intiharına üzülmemek gerekiyor aslında. Ama bu kadar güzel bir sesten, bu kadar iyi bir şarkıyazarından bir şeyler daha duyamayacak olmak…Ben yas tutyorum. Roll’a da tuttuğum gibi. Her ne kadar zamanında ve doğru bir karar vermiş olsalarda…
En baştaki sorunun cevabına gelince. Roll’un ilk sayısında okuyup Vic Chesnutt dinlemeye başladığımda ve şu anda o zamanı düşündükçe hissettiklerim bana çok enerji veriyor. Elimde fırsat varken ben de geri vermeliyim bir şeyler diye düşünüyorum. Belki birileri de bunları okuyup aynı hissi alabilir, şimdi veya ileride.