BÜYÜK GÜNEY CUMHURİYETİ


Sarp Keskiner
Ve büyülü Güney… Yön tayin etmeye yarar gibi görünüp de yaşam sanatının inceliklerine vakıf milletlerin ana vatanına işaret eden kelimeden esinli, bir “tasarı ülke”.
 
Derginin yeni sayısının konusu, beraberinde bir “ekvator altı” ibaresi ile çıkageldi. Bu belden aşağı vuruşu savdım mı, savamadım mı bilemem ama hani akıntıdaki çöp misali, ben Afrika’ya ineyim dedikçe yazı yüzümü aksi yöne çevirdi. Cebelitarık’a gideyim derken Cebeci’de kendini bulma hali, bir nevi…
 
İçkiyi biraz kaçıran, bu vesile ile hüzün ve heyecan arasındaki hezeyanlı arafta “masa ve muhabbet kardeşi” oluveren her Akdenizli, Orta Doğulu veya Türkiyeli gibi, geçen günlerden bir gün, kapalı devre bir ziyaret sofrasının etrafına dizilmiş; şu Güney’den bahsediyorduk… Sonra biri dedi ki: “Bir teze göre gelecek; yazılı bilgiyi esas kabul eden, zengin ve dünyada olan bitenden uzak durmayı marifet sayan Kuzeylilerin her türlü krize, acıya şerbetli, ehl-i keyif üstadı, söylenceyi ve muhabbeti seven Güneylilere karşı girdiği savaşı kaybetmesi sonucunda şekillenecek. Dünyayı gelecekte Güney yönetecek”. Diğeri de boş durmayıp, sordu: “Ya Kuzeyin parası biz Güneylilerde olsaydı?”. Öbürlerinden biri, nicedir sessizliğe sakladığı dikkatini aralarda sesi mum alevi gibi parlayıp sönen Skip James’ten koparıp cevapladı: “Eğlence ve sefahat düşkünü Güneyliler olarak, ekonomik kriz ve güven bunalımları, pusuya yatmış sınır anlaşmazlıklarının eseri savaşlarla o parayı çar çur ederdik herhalde…”
 
Güney, coğrafi tanıma göre bir kürenin ve yerkürenin alt yarısıdır. Tanımı coğrafya ilmine uyduralım derken, işbu bizim tanım da dar kalmasın: Her ülkenin altı, uzak kıyısı, sıcak denizi; bir küçük güneydir.
 
Vazgeçilemeyen belalı arkadaşlar gibidir Güney: Ulusal veya global eğlence anlayışını en yoldan çıkarıcı müzikler, zamansız eğlenceler, nezaketsiz ertelemeler, baharatlar ve keyfi keyif seçenekleri ile süsleyerek tanımlar. Siz, size zararsız olduğundan emin olduğunuz her ortamda yaşamınızı yanınızdakilere sahtekârca şikayet ederken, Güney; gizliden gizliye ruhunuza zerk ettiği ile övünür ve kanınıza işleyen bu kalenderlik zehrinin sonuçlarından kendine yeni varlık anlamları çıkarır. Kuzeyiniz akıl, tumturak üfürür; sırtınızdan size bakanlar ise ensenizde Güney gibi çocuksu bir döneğin kıvrılageldiğini fark eder.
 
Güney’in müziklerinde “duende”, “cûş” ve “esrime” vardır. Ayrıca müziği hiçbir an, bir kişi “çalmaz”; zira müzik “cem edilir”. Bir kişi bile, o aşkınlıkta başlı başına bin kişidir. Bu kaotik eğlence anlayışı, Dionisos’tan yadigâr kalsa gerektir. Tüm Güneyliler, dünyanın bir diğer ucunda yaşasalar bile bu tanrımızın adını bir gün bir yerde beller ve o günden sonra bilir kalır.
 
Güney’de zaman, akışını hep yarına erteleyen tembel bir nehir gibidir. Olaylar, olgular, heyecanlar ve hezeyanlar dorukta yaşanır ama yenilerine yer açılsın diye çabuk unutulur. Balık hafızalı Güney’de tutunmak, belki de bu yüzden biraz da zordur.
 
Güney Kuzey’e gidip zengin olmayı; Kuzey ise parasını bastırıp olmayan ruhunu Güney’de bulmayı düşler. Güneyli yalanı ile İsveç’e sığınır; İsveçli ise İspanya’da parası ile ezilir.
 
Kuzey sessizliklerin, saklambaçların ve gri telaşların ise Güney, kalabalık dedikoduların, skandalların, ulu tembelliklerin ülkesidir. Kuzey’in ilkokullarında duvarda “çalışan kazanır, elması kızarır” yazar, Güney’de “bir şey yapmıyor görünen de mutlaka bir şey yapıyordur”.
 
Güney müzik yapar, Kuzey’e satar. Güney, yaptığı müziği su gibi içerken ve içe sıça üretirken Kuzey, onun müziğinin nasıl satılacağına dair kuralları koyar.
 
Güney inanır; dileğini inandığından ya da aracısından diler. Yerine gelmezse de bozulduğunu açık açık ve açık saçık Tanrısına veya Tanrılarına söyler. Kuzey ise yaratana sorgusuz inanır; inandığına sıkı sıkıya sarılır, sarıldığını bir kendisinin sanar.
 
Güney içinizde saklayıp kimselere göstermediğiniz incinesi ülkenizdir; Kuzey ise sizi hayatta tutan çalışma azminiz ve disiplininizdir.
 
The Great Republic Of Southernsides”: Fors majör bir sakat olmazsa, bu yıl size işbu yazının başlığını kendine isim edinmiş, Sarp Keskiner – Deniz Cuylan imzalı bir albüm getirecek. Okur olanlar şimdi bu yazıyı ve diğerlerini okurken, yazar olanlar geçen günlerde yazılarını dizerken aklından neler geçirdiyse onları, on üç millet bize kendine göre tarif edecek…
www.myspace.com/leomalandro