Yeni Romantikler; The xx


Utkan Çınar

Jamie xx ve kankaları 3. albümleriyle yollarına devam ediyor.

Indie dünyasında popüler olan isimler eskiye göre çok daha hızlı popülerleşiyorlar ve müzikleri de illa ki bir süre sonra “büyük oynama” denemesi gerektiriyor. Tame Impala’nın son albümü Currents, Arctic Monkeys’in denemeleri, Ryan Adams’ın Taylor Swift cover’ları yapması, Bon Iver’den Justin Vernon’un Kanye West ile çalışması gibi birçok örnek verebiliriz. Bu iyi mi kötü mü kararı kamuoyuna bırakmalı. The xx de ilk iki albümleriyle indie-elektronik çizgide sevilen albümlere imza attı. İki adet güçlü vokali ve Jamie xx gibi çok yetenekli bir elektronikçiyi yanyana koyunca zaten aşağısı da beklenemezdi. Grup 4 yıl aradan sonra büyük oynayan 3. albümü I See You’yu yayınladı. Hem grubun hem de Jamie xx’in kariyerine bir bakış atalım istedik.

İlk albümleri 2009’da yayınlanmıştı ama benim onlarla ilgilenmeye başlamam bir 2 sene sonrasına denk geliyor. O aralar yeni başlamış olan Jonathan Nolan yapımı Person of Interest isimli diziyle. İlk sezonun 5. bölümü kapanışını grubun ilk albümünün giriş şarkısı “Intro” ile yapıyordu ve bana da “Kimin yahu bu müzik?” diye sorduruyordu. Grup gitar / vokalde Tracey Thorn’un hem ses ve hem de tip olarak reenkarnasyonu desek abartmış olmayacağımız Romy Madley-Croft ve Tindersticks’in vokalisti Stuart Staples’ı andıran duygulu vokali ve baslarıyla Oliver Sim’e son dönem en yetenekli elektronik müzisyenlerinden Jamie xx’in katılmasıyla oluşuyor. Açıkçası şu anda bir Jamie xx albümü beni daha çok mutlu ederdi. The xx sonuçta bir pop grubu. Ama her albümde Jamie’nin etkisi artıyor. Ve tabii bu da güzel oluyor. İlk albümleri xx çok daha akustik enstrümanlı bir kayıttı. 2010’da Mercury Prize’ı da kazanan grup için beklenmedik bir başarıydı bu aslında. (O yılki rakipleri de Wild Beasts dışında çok da etkileyici değilmiş.) 2. albümleri Coexist ara sıra tempo kazanan ileriye atılmış bir adımdı ama gene de vokaller içine söylüyor, çekingenlik hâlâ hissediliyordu. Öyle ki çaldığınız bir mekânda Coexist’ten bir şarkı girdiğinizde sesi açmak zorunda hissediyordunuz.

Israrlı minimal kalma çabaları aslında bu albümde de devam ediyor. Jamie xx oyunbazlığa daha çok izin vermiş. Albümün açılış şarkısı “Dangerous”, The xx’in şu ana kadarki en yüksek tempolu şarkısı. Hatta Jamie xx’in solo işlerinden de fazla belki.

Akılda kalıcı nefesli riff’leri, yüksek vokaller derken aslında tam da bir pop damarına giriyor. Hatta biraz delice belki ama bana The Black Keys’in herhangi bir (ama albüm taşıyıcı) 45’liğinin elekronik versiyonu gibi tınladığını söyleyebilirim. Hatta The Black Keys bu şarkıyı cover’layabilir. İlk 45’lik “On Hold", Jamie xx’in çok akıllıca kotardığı Hall & Oates sample’ı (beraber de takıldığı Four Tet’i hatırlatıyor) ve gene akıcı vokal melodileri ile dans edilecek kıvamda bir iş. Benim favorim ise ‘80’lerin bağrından gelen ama gayet de modern tınlayan “Replica”. Oliver Sim’in oyunu yükselttiği bir an. “Lips” ehlileştirilmiş bir The Knife şarkısı gibi. “I Dare You”da The War on Drugs’ı duyabiliyorum. Grup günümüzün sound’unda nereden ne alacağına, bilinçli ama bilinçsiz, iyi karar vermiş. Kendilerine güvenleri yerinde, vokaller de daha parlak ve önde.

Albümün kayıtları sırasında Jamie xx, aynı anda kendi çok başarılı albümü In Colour’la da uğraşıyordu. Ve oradaki enerjisini de bu albümde hemen hissedebiliyorsunuz. Geçen sene tıpkı onlar gibi iki sağlam vokale sahip olan Wild Beasts’in yaptığı gibi, ilk defa Britanya’dan Amerika’ya taşındılar bu albümün kayıtları için. Ve bunun etkisi de belli. Sesleri daha açık. 2. albümlerinden sonra verdikleri arada büyümüşler. Özellikle Oliver Sim’in çekingenliğini alkol ve keyif vericilerle atma çabası biraz sorun yaratmış. Başka bir projeyle ilgilenmemenin sonucu olsa da Sim kendiyle yüzleşmiş, şu anda herhangi bir şey kullanmıyor ve sahnede çok daha sağlam duruyor.

The xx’in önünde biraz değişik bir gelecek var. Belki Jamie xx’in solo elektronik kariyeri daha da büyüyecek ve The xx artık bir lüks haline gelecek onun için. Belki de albümün anaakıma göz kırpan tonu hayran kitlelerini değiştirecek. Her şekilde onlar için bir yol ayrımı seziliyor. Daha 27-28 yaşlarında olan grubun hata yapma lüksleri ve vakitleri var. Şimdilerde tadını çıkarmaya bakmalı. khgv@hotmail.com