Donuk Bakışlı Baron - Christopher Guest


Utkan Çınar

2000’lerin TV mizahının en önemli tarzlarından biri “mockumentary”. Aslında Guest bu tabirin “mock” (alay etme) kısmını sevmediğini söylüyor: “Bir alay etme durumu yok ortada”. 1984’te Roger Ebert’in This is Spinal Tap’i yorumlarken dediği gibi “Belgesel gibi davranan komedi” diyebiliriz aslında. Curb Your Enthusiasm, The Office gibi 2000’lerin en başarılı işleri bu stil çerçevesinde gelişti ve beğenildi. Çünkü karakterler düşüncelerini belirtmek için yüksek sesle konuşmak zorunda kalmıyorlardı. The Office’de yalnızken kameraya anlatıyorlar, Curb…’de ise hareketli kameranın takibinde “hiçbir şey” olmazken bile bizi güldürebiliyorlar. Christopher Guest ise İngiliz asıllı, “Baron” ünvanlı bir New York’lu olarak bu ekolün hem öncülerinden hem de sinemadaki en önemli ismi. 1997 yılında Waiting for Guffman ile başlayan kumpanya filmlerinin 5.’si Mascots bu ay NetFlix’ten yayınlanıyor. Aynı ekiple kotarılan bu filmler, Guest’in mizahı ve karakter yazma yeteneğinin en güzel örnekleri.

Onu çoğumuz This is Spinal Tap’teki Nigel Tufnel olarak yanıdık. Belki çoğumuz hâlâ sadece öyle tanıyor. Ama Christopher Guest’in yönetmenlik ve yazarlık kariyeri de oldukça keyifli. Hikâyesi ‘70’ler Amerikası’nın ünlü mizah ortamı National Lampoon dergisinin* radyo programıyla başlıyor. John Belushi’nin öncülüğünü yaptığı programda Chevy Chase, Harold Ramis ve Bill Murray gibiler de yer alırken, Guest işin müzikal komedi yayınını üstlenir. Özellikle YouTube’den takip edebileceğiniz Bob Dylan ve James Taylor skeçleri oldukça başarılıdır. Mizahının yanında iyi bir müzisyen olduğunu da gösterir. Bu işlerdeki başarısı ona bir sezonluğuna da olsa Bill Murray, Martin Short ve Harry Shearer’la (The Simpsons, Mr. Burns diyeyim siz anlayın) beraber Saturday Night Live’ın yolunu açar. Amerikalıdır ama İngiliz asıllı oluşundan mıdır bilinmez, Ada mizahına da yakın durduğunu hissedersiniz. Aldığı müzik eğitimi ve yeteneği onu Spinal Tap’le dünya çapında üne kavuşturacaktır. Belgesel gibi davranan komedi ekolünü yaratan ve yayan iş olacaktır This is Spinal Tap. Film her yönüyle harika bir fikirdir ama özellikle Guest’in Nigel Tufnel’ı öne çıkacaktır. Kötü bir rock grubunun çok da başarılı olmayan bir turnesinin belgeseli olan film 1984’te yayınlandığından birçok insan onların gerçek bir grup olduğuna inanmıştı. Bu da aslında komedinin tonunu ne kadar başarıyla tutturduklarının göstergesi. Spinal Tap daha sonra 1990’ların başında gerçekten turneye de çıktı. 1992’de, Freddie Mercury’i anma konserinde Wembley’de yüz binlere çaldılar. Hatta 2009’daki Glastonbury videolarını bile bulabiliyorsunuz. Bu çılgınlığın altında ezilmek kolaydı belki ama Guest’in 1996’da Waiting for Guffman ile başlayan ve aynı oyunculardan oluşan bir ekiple yaptığı 4 film, hem Spinal Tap’in mizahi mirasını canlı tuttu hem de “basit” insanların gerçekçi, insancıl, doğal portrelerini sundu bize. Küçük bir kasabanın tiyatro topluluğunun oyun hazırlığını konu alan Waiting For Guffman’ın (1997) ardından 3 film daha geldi; köpek şovlarına hazırlanan sıradan insanlara ait Best in Show (2000), bir country anma konserinin hikâyesini konu alan A Mighty Wind (2003) ve Oscar dedikodularının aktörlerin ayarını bozduğu For Your Consideration (2006). Sıradaki yeni film Mascots aslen fragmanıyla çok vurucu gözükmüyordu ama gene de 10 yıl aradan sonra ekibin ne vaziyetlere geldiğini görmek için keyifli olabilir. (Son an edit'i: Mascots Toronto Film Festivali’nde de çok iyi eleştiriler almadı. Mizahının biraz eskidiğinden dem vuruluyor, ki normal.)
Bu kumpanyada paralar eşit dağıtılsa da herkes eşit ağırlıkta değil tabii. Eugene Levy’nin (özellikle A Mighty Wind’deki Mitch Cohen karakteri), Catherine O’Hara’nın (Özellikle For Your Consideration’daki Marilyn Hack karakteri) ve “Indie kraliçesi” lakaplı Parker Posey’nin oyunculukları daha çok hatırlanır. Guest’in kendi oyunculuğu da aslında oldukça başarılı. (Özellikle Best in Show’daki Harlan Pepper karakteri, ki sayfada resmi görüyorsunuz, bence efsanedir.) Ama gene de tüm karakterlerin arasındaki demokrasiye dahil oluyor ve bu da iyi bir şey. Tabii ki doğaçlama tarzı doğasını da anmalı. Mesela Ricky Gervais’in, yaratırken This is Spinal Tap’i ilham kaynağı olarak kullandığını söylemekten çekinmediği The Office’in Amerikan versiyonu doğaçlamaya çok az yer ayırırken, Guest’in filmlerinde bazı cümlelerin ikinci take’i olmadığını biliyoruz. Oyuncular çekimlere gelmeden karakterlerin sadece geçmişini ve özelliklerini bilerek geliyorlar. Gerisi tamamen orada hallediliyor. Bu yaklaşım filmlerde oyuncuların serbestliklerini kullanma heyecanlarının getirdiği enerjik hali ve tabii ki o güzel “tekinsiz” anları da yaratıyor. (Fred Willard’ın son derece patavatsız ve sevimsiz karakterleri buna iyi bir örnek.) Bu tekinsizliği ve karakter bolluğunu da Robert Altman’ın realizminden hatırlayabiliriz. Ayrıca Guest’in de sevdiği Woody Allen ve Peter Sellers gibi isimlerin tavrını da bu filmlerde rahatlıkla yakalayabiliyorsunuz. Bir küçük not daha; 1990 yılından, Spinal Tap ekibini oluşturan, Rob Reiner ve şu aralar Better Call Saul’da harika iş çıkaran Michael McKean ile beraber Morton & Hayes diye tek sezonluk bir işleri de var. Chaplin ve Laurel & Hardy mizahına bir güzellleme. YouTube’de bulabilirsiniz.
 
30 yıldır Jamie Lee Curtis ile evli olan Guest’in mizahı herkes için olmayabilir. Gervais veya David kadar sert değil. Aile filmi havasındalar ve de belgesel formatına çok bağlılar. Aslında onu radikal yapan da bu. Neredeyse hiçbir şey olmazken gerçek insan hikâyelerini de seçebiliyorsunuz. Ne kadar bu garip insanlara film boyunca gülseniz de sonunda onları sevmeye ve empati kurmayı da becerebiliyorsunuz. Guest’in filmlerinin en sevdiğim özelliği bu. Mizah tarihini teorik bağlamda 1920’lerden günümüze bağlayan bir usta. Belki bundan sonra kalburüstü bir iş bekleyemeyiz ama arkasında bıraktığı miras baki kalacak.
 
*Bu dergi de cüretiyle ayrı bir yazının konusu olacak kadar önemli. 2015’te Sundance’te gösterilen belgesel Drunk Stoned Brilliant Dead: The Story of the National Lampoon’u da tavsiye edelim.
 
YN: Spinal Tap severler için yeni bir işin de haberini vermeli. Fred Armisen (Portlandia) ve Bill Hader'ın (SNL) yeni projesi Documentary Now! tarihten önemli belgeselleri sadece stillerini alarak, yeniden ve tadında bir mizah ile yorumluyor. Ayrıca belgesellerin orijinallerini de keşfetmek için güzel bir yol. İlk sezon The History of Eagles’ı yapmışlardı. Bu sezon da Talking Heads’in Stop Making Sense’i yer alıyor. khgv@hotmail.com